Genelkurmay Başkanı Rahil Şerif, 14 Ocak 2014 tarihinde İngiltere ziyareti sırasında David Cameron ile yaptığı görüşmede Pakistan'da tüm haber kanallarının gündemini işgal eden Hizb-ut Tahrir'e karşı İngiliz hükümetinden yardım istedi. Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti, Pakistan askeri ve siyasi liderlik içindeki hainlerin kelimelerinin iflas ettiğine, bu yüzden kaba kuvvet ve yasağa başvurduklarına, Doğu ve Batıdan kim olursa olsun yardım aramaya başladıklarına dikkat çeker. Çünkü artık Rahil-Navaz rejimi Hizb-ut Tahrir ile baş edemiyor. Zira Hizb-ut Tahrir, Batıya, özellikle ABD'ye olan utanç verici itaatlerinden ve işledikleri cürümlerinden dolayı onları korkmadan cesurca muhasebe ediyor. Hizb ut Tahrir'in güçlü meydan okumalarına ve sömürgecilerin çıkarlarına hizmet eden rejimin politikalarını deşifre etmesine karşı verilecek hiçbir cevapları yok. Her şeyden önce Hizb-ut Tahrir, başta ümmetin çıkarları için ve Hilafeti yeniden kurarak İslami hayatı başlatmak için ümmetin silahlı kuvvetlerini, samimi subaylarını, Halid bin Velid'in torunlarını güçlerini kullanmaya davet ediyor. Bu yüzden rejimin, Hizb-ut Tahrir'e ve Hilafet çalışmasına karşı destek aramak için yüzünü Batılı sömürgecilere dönmesi sürpriz değildir. Oysa yüzyıllar boyunca Hilafete karşı art arda Haçlı seferleri başlatan Batıdır. Bugün Müslümanlara karşı düşmanca koalisyon kuran da yine odur. Bu koalisyon aracılığıyla ya doğrudan Müslüman toprakları kendisi işgal ediyor ya da saldırılarında Hindistan ve Yahudileri destekliyor.

İngiltere Başbakanının İslam'a karşı açıkça düşmanca tavırlar sergilediği, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'e hakareti Batı medeniyetinin ayrılmaz bir parçasını olarak gördüğü bilinmektedir. Biz burada soruyoruz, neden İslam'ı bastırmak için yardım talep ediliyor da Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in şeref ve onurunu korumak için ümmetten yardım talep edilmiyor? Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in onurunu korumak için yapılacak bir eylem, elbette kâfirleri huzursuz edecek, yataklarında rahat uyuyamayacakladır. Hatırlayın Birinci Dünya Savaşı öncesinde Hilafet Devleti Müslüman orduları seferber eder korkusuyla Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'e hakaret eden İngiltere ve Fransa, bu hakaretlerinden geri adım atmak zorunda kalmışlardı. Ama gelin görün ki Pakistan liderliği içindeki hainler, yalnızca kâfirlere ve onların yanlış yaşam tarzına sadıktırlar. Onlar sadece sömürgecilerin emirlerine tapıyorlar. Washington ve Londra'daki İslam'ın en önde gelen düşmanlarına alçakça hizmet ederek onların onurlarını koruduklarından dolayı madalyaya layık görülüyorlar.

Hizb-ut Tahrir, Allah'ın izniyle sadece Allah Subhânehu ve Teâlâ'dan yardım istemeye, saf ve tertemiz Pakistan topraklarında Hilafeti kurarak hain rejimin kökünü kazımak için silahlı kuvvetlerden nusret talep etmeye devam edecektir. Bu yüzden hainleri, sakın yanlış tarafta durmayın diye uyarıyor. Ümmet uyandı, sel gibi coşuyor, Hilafeti kurmak için çabalıyor. Ki Hilafet, Müslüman topraklardaki sömürgecilerin egemenliğini ortadan kaldıracaktır. O zaman rejimin efendisi Batı, Hilafetin dönüşünü engellemek için ajanlarının elleri ve dilleri ile ortaya koydukları tüm çabalara rağmen ne olursa olsun İslam'ın galip geleceğini bilecektir.

يُرِيدُونَ أَنْ يُطْفِئُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَيَأْبَى اللَّهُ إِلا أَنْ يُتِمَّ نُورَهُ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ "Onlar Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa kâfirler hoşlanmasalar da Allah, nurunu tamamlamaktan başka bir şeye razı olmaz." ^{[Tevbe 32]}