Sonunda rejim, İslamabad sakinlerinden Hizb-ut Tahrir yayınlarını dağıtanları polis yetkililerine ihbar etmelerini de istedi. Hilafet sevdalısı hükümlü Dr. İftihar’ın maruz kaldığı bağırsak hastalığına uygun diyet vermeyerek “haydut” Rahil-Navaz rejimi, İslam’ı bastırma siyasetinde daha da azgınlaşıyor. Dr. İftihar, Kot Lakhpat cezaevi yetkililerine sürekli dilekçe yazmasına rağmen Ülseratif kolit hastalığı için acil tıbbi gereksinim olan pirinçli yemek kendisine verilmemektedir. Pirinç, sürekli kanamalı bağırsak hastalığının daha fazla ilerlemesinin önüne geçiyor. Rejimin sergilediği bu düşüklük ve alçaklık, kendisine ve Washington’daki efendilerine karşı yükselen hakkın sesini susturmaktan başka bir şey değildir.

Pakistanlı Müslümanlar, asil bir Müslümana karşı sergilenen kötü muamele ile Amerika’ya postalanmadan önce aynı Kot Lakhpat cezaevinde kalan Amerikalı suikastçı Raymond Davis Şebekesine karşı sergilenen beş yıldızlı muamele arasındaki farkın bilincindedir. Dün Amerika’nın eski ajanları, Müslümanların katilini ödüllendirirken, bugün ise mevcut ajanlar, İslam adına kurulan bir ülkede İslam’ın uygulanmasına davet edenleri vahşice cezalandırıyorlar.

Rejimin bu tavrı, onun ve onun sömürgeci efendilerinin ümmet karşısında zayıflığını ortaya koymaktadır. Gerçekten de Batı ve onun İslam dünyasındaki ajanları, İslam’a deliller ile karşı koymada başarısız oldular. Bu yüzden geriye Firavun, Nemrut ve Kureyş’i örnek almaktan başka çareleri kalmadı. Hayal kırıklığı içinde boğuldular, kibir onların gözlerini kör etti. Dolayısıyla müminleri susturmak için tasmasını koparan kuduz köpekler gibi saldırdılar. Bugün Müslümanlar, rejimin davranışlarında münafıklık alameti görebiliyorlar. Münafıklar ise cehennemin en dibindedir.

كَأَنَّهُمْ خُشُبٌ مُّسَنَّدَةٌ يَحْسَبُونَ كُلَّ صَيْحَةٍ عَلَيْهِمْ هُمُ الْعَدُوُّ فَاحْذَرْهُمْ َاتَلَهُمُ اللَّهُ نَّىٰ يُؤْفَكُونَ“Onlar sanki duvara dayanmış kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Düşman onlardır. Onlardan sakın. Allah onların canlarını alsın. Nasıl bu hale geliyorlar?” ^{[Münafikün 4]}

Bırakın Batı ve onun ajanları hayal kırıklığı içinde gebersinler. Zira Hilafet kervanı, Allah’ın izniyle çok yakında kervansaraya varmak üzeredir. Ümmet yakında güç ve kuvvetli ehli arasındaki cesur ve dürüst insanların, Müslümanların kalkanı olan Hilafetin avdeti için nasıl da nusret verdiklerini görecektir. İşte o zaman Allah’ın izniyle Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’inmüjdesi gerçekleşecektir. Bırakın kâfirler ve onların uşakları, hayal kırıklığına boğulsunlar. Zira Allah Subhânehu ve Teâlâ, Müslümanlara zalimlerin kinlerinden dolayı geberdiklerini haber vermektedir. Onların ahiretteki cezaları ise, daha çetin ve daha zordur!

وَلاَ تَحْسَبَنَّ اللّهَ غَافِلاً عَمَّا يَعْمَلُ الظَّالِمُونَ إِنَّمَا يُؤَخِّرُهُمْ لِيَوْمٍ تَشْخَصُ فِيهِ الأَبْصَارُ مُهْطِعِينَ مُقْنِعِي رُءُوسِهِمْ لاَ يَرْتَدُّ إِلَيْهِمْ طَرْفُهُمْ وَأَفْئِدَتُهُمْ هَوَاء“Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak, Allah onları, korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor. Zihinleri bomboş olarak kendilerine bile dönüp bakamaz durumda, gözleri göğe dikilmiş bir vaziyette koşarlar.” ^{[İbrahim 42-43]}