4 Kasım 2015’de Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti, rejimin Ulusal Eylem Planı sloganı altında İslam’a ve Hilafet savunucularına karşı işlediği zulümlere ışık tutmak amacıyla Pakistan genelinde gösteriler düzenledi. Göstericiler, “Ulusal Eylem Planı, İslam’ın Sesini Kısmak İçin Bir Amerikan Planıdır” ve “Demokrasi, Amerikan Raj’ın Bekçisidir, Hilafet de Müslümanların Kalkanıdır” yazılı pankart ve dövizler açtılar.

Bu gösteriler, sözde “terörizm” ve “aşırılığı” yok etmek için Ulusal Eylem Planı sloganı altında İslam’ın uygulanmasını ve Nübüvvet metodu üzere Hilafetin kurulmasını isteyen samimi âlimlerin, politikacıların ve sıradan insanların tutuklanmasına ışık tutmak amacıyla düzenlenmiştir. İslam adına kurulan Pakistan’da İslam’a davet nasıl suç sayılabilir? Yöneticiler, bunu açıktan yapamayacaklarını çok iyi biliyorlar. Bu yüzden İslam’ın uygulanmasını talep eden grup veya kişileri “aşırılar” olarak deklare ettiler. İslam’ı uygulamadıkları için yöneticileri muhasebe edenlerin konuşma ve yazılarına da “nefret söylemi” olarak nitelediler. Bu nedenle yöneticiler, Pakistan’ı Koruma Yasası [POPA] bahanesiyle bu samimi Müslümanları parmaklıklar ardına attılar. Zulüm öyle bir noktaya ulaştı ki bu yasa, tutukluların kefaletle serbest bırakılmasına bile kapıları kapattı. Hatta neredeyse bir yıldır bu davalara bakacak özel yetkili mahkemeler dahi kurulmuş değil. Bazı yerlerde kurulan mahkemelerde ise hâkimlere sorumluluklarını yerine getirme imkânları sunulmuyor. Göstericiler, bu baskıların sona erdirilmesini ve sevdikleri insanların serbest bırakılmasını talep ettiler.

Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti, bu ülkede sırf Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın kanunları uygulanması gerekir dedikleri için parmaklıklar arkasına atılanları tüm yüreğiyle destekliyor. Hizb-ut Tahrir, körü körüne efendileri Amerika’ya itaat eden yöneticileri de uyarıyor. Bu dünyada yakında Hilafet kurulur da mahkemeler karşısına çıkarıldıklarında ümmetin gazabı ile karşı karşıya kalacaklardır. Ahirette ise Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın cezası çok daha çetindir. Bu nedenle hemen tövbe etmek ve bu zulmü sona erdirmek onların yararınadır. Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devletinin yeniden kurulmasına yol verirlerse, bu onlar için çok daha iyidir.

وَمَن يُشَاقِقِ ٱلرَّسُولَ مِن بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُ ٱلْهُدَىٰ وَيَتَّبِعْ غَيْرَ سَبِيلِ ٱلْمُؤْمِنِينَ نُوَلِّهِ مَا تَوَلَّىٰ وَنُصْلِهِ جَهَنَّمَ وَسَآءَتْ مَصِيراً

“Kendisi için doğru yol belli olduktan sonra, kim Peygamber’e karşı çıkar ve müminlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o yönde bırakırız ve cehenneme sokarız; o ne kötü bir yerdir.” ^{[Nisa 115]}