Pakistan’ın Belucistan eyaletinde olan kenti Kuetta’da bulunan bir polis kolejine silahlı bir grup militan tarafından saldırı düzenlendi. Düzenlenen saldırı sırasında en az altmış polis öğrencisi ve muhafız hayatını kaybetti. Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti, bu vahşi saldırıyı şiddetle kınar. Müslümanlar, ölülerini sayarken ve yaralılarını tedavi ederken, her zaman olduğu gibi parmaklar birilerini işaret etmektedir. Ama ne hikmetse hiçbir zaman saldırganlar bulunamıyor. Bazıları saldırının arkasında IŞID’ın olduğunu iddia ederken, bazıları da Lashkar-e-Jhangvi’yi suçluyor. Bazıları da saldırının arkasında Hint istihbarat örgütü RAW’ın olduğunu söylüyor. Her zamanki gibi yaralılar hastanede ziyaret ediliyor. Zararlarının karşılanacağı güvencesi veriliyor ve saldırganların yakalanması için soruşturma başlatıldığı ifade ediliyor. Ama fitne yılanının başını kesmek için alınması gerekli somut önlemlere hiç değinilmiyor. Genellikle de stratejik dönüşüm ve dış politikanın yeniden gözden geçirilmesinden bahsediliyor. İslam’ın harbi devlete ilişkin kati hükmü tamamen görmezden gelinirken sözde terörle mücadele ile ilgili ABD’nin talepleri böylece daha yakından karşılanıyor.

Bir yandan rejim, Müslümanların öfkesini yatıştırmak için saldırının arkasında yabancı eller olduğunu iddia ederken, öte yandan Pakistan sürekli düşman devlet Amerika’nın kucağını itiliyor. ABD istihbaratının yerel bazı grupların içine sızdığı, silahlarını Afganistan işgalcisi Haçlılardan ya da gece gündüz Müslümanları boğazlayan Hintlilerden Müslüman kardeşlerine doğrultmak için cahil Müslümanları kandırdığı çok iyi biliniyor.

ABD ile bağlarını güçlendiren ve ABD’nin taleplerini karşılamak için sürekli güvenceler veren rejim, ABD’nin Pakistan içindeki saldırılarda mızrak başı olarak kullandığı Hindistan’ın Afganistan’daki varlığına timsah gözyaşları dökmekten de geri kalmıyor. Keşmir konusunda Hindistan ile görüşmeye hazır olduğunu söyleyen rejim, sağduyu ve normalleşme çağrısında bulunmayı da ihmal etmiyor.

Müslümanlar, Kuran ve Sünnete sımsıkı sarılmadığı sürece işleri böyle başıboş ve çözümsüz kalmaya devam edecektir. Müslümanlar, Hilafet projesini benimseyerek ABD ile ittifakı ve Hindistan ile de normalleşmeyi reddetmelidir. Ancak o zaman düşmana düşman olarak muamele edilebilir ve Müslümanlar düşmanların şerlerinden korunabilir. Ancak o zaman düşmanlar topraklarımıza erişemez ve fitne ateşi de iyilik ile def edilebilir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

يا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لاَ تَتَّخِذُوا عَدُوِّي وَعَدُوَّكُمْ أَوْلِيَاءَ تُلْقُونَ إِلَيْهِمْ بِالْمَوَدَّةِ وَقَدْ كَفَرُوا بِمَا جَاءَكُمْ مِنْ الْحَقِّ  “Ey iman edenler! Eğer benim yolumda savaşmak ve rızamı kazanmak için çıkmışsanız, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanlara sevgi göstererek, gizli muhabbet besleyerek onları dost edinmeyin.”^{[Mümtehine 1]}

إِن يَثْقَفُوكُمْ يَكُونُواْ لَكُمْ أَعْدَآءً وَيَبْسُطُواْ إِلَيْكُمْ أَيْدِيَهُمْ وَأَلْسِنَتَهُمْ بِالسُّوءِ وَوَدُّواْ لَوْ تَكْفُرُون  “Şayet onlar sizi ele geçirirlerse, size düşman kesilecekler, size ellerini ve dillerini kötülükle uzatacaklardır. Zaten inkâr edivermenizi istemektedirler.”^{[Mümtehine 2]}