22 Mayıs 2017 günü Genelkurmay Başkanlığına gelen ABD Büyükelçisi David Hale, son derece hassas ordu karargâhında dünyanın altıncı büyük ordusunun komutanı General Bajwa bir araya geldi. Bajwa-Navaz rejiminden bir heyetin de katıldığı ve Trump’ın Müslümanların yöneticileri ile düzenlediği ihanet zirvesinin ardından ABD Büyükelçisi, Pakistan’dan Trump’ın Afganistan planını uygulamasını ve ABD’nin Afganistan işgaline karşı direnişi bastırmak için daha fazla şeyler yapılmasını istedi. Trump, ABD’nin yeni Pakistan ve Afganistan politikalarını NATO üyesi ülkelerine anlatmak için Brüksel’i ziyaret ederken, bölgedeki Amerikan Raj’ın genel valisi olarak Genelkurmay karargâhına gelen ABD Büyükelçisi de, Müslüman silahlı kuvvetlerin bölgede Amerikan çıkarlarını korumak için kullanılmasını istedi. Bajwa adına açıklama yapan İç Hizmet Halkla İlişkiler sözcüsü Meekly, “General Bajwa, Pakistan’ın tutumunu yineledi ve ülke topraklarının başka herhangi bir ülkeye karşı terörist faaliyetler için kullanılmasına izin vermeyiz. Pakistan’a karşı böyle bir eylemi de asla tolere etmeyiz.”diye konuştu. Böylece ABD’nin Afganistan, Irak, Suriye ve müttefiki Hindistan’ın da işgal altındaki Keşmir’deki terörist faaliyetleri görmezden Bajwa, düşman işgaline karşı Müslüman direnişi bastırmak için uyguladığı ABD gündemini sineye çekmiş oldu. Bajwa, Pakistan silahlı kuvvetlerini Afganistan’da ABD Haçlıları ve Keşmir’de de Hint işgali ile savaşan Müslüman direniş karşısında adeta polis gücüne dönüştürdü. Güçlü silahlı kuvvetlerimiz sayesinde iktidarda duran Bajwa-Navaz rejimi, düşmanlarımızı korumak için gecesini gündüzüne katmakta ve “Sınır terörünü bitirmek”, “askeri işbirliği” ve “itidal” bahanesiyle Müslümanlara karşı savaşta ABD taleplerine boyun eğmektedir. Bu kavramlar, toplantılar ve alınan brifingler, Bajwa-Navaz rejiminin düşmanlarımız ile ortak hareket ettiğini göstergesidir. Bir yandan ABD “Raymond Davis” şebekesi ile Hint “Kulbushan Jadhav” şebekesi işbirliği yaparak, Müslümanları Müslümanlara kırdırtmak için Pakistan’da kaos ve kargaşanın fitilini ateşlerken, diğer taraftan da Bajwa-Navaz rejimi, silahlı kuvvetlerimizi Müslüman direnişle savaşa sürüklemek için kanlı katliamları istismar etmektedir. Nitekim bu rejim, Mir Sadık ve Mir Cafer’in lanetli yolundan kıl kadar sapmadan sömürgecilere kölelik yolunu izlemektedir.

Ey Pakistan silahlı kuvvetlerinin samimi subayları! Ne siz ne de korumak için ant içtiğiniz halk, Bajwa-Navaz rejiminin umurunda değil. Ne inandığınız dini ne de Allah ve Rasûlü’nü zerre kadar umursamıyor. ABD diktelerini yerine getirmek için Müslüman kanın akmasını önemsemiyor. Rejimin tek önemsediği şey, düşmanlarımızın dostluğudur. Düşman kollarına atılarak askeri sır ve gücümüzü düşmana peşkeş çekiyor. Oysa Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَلَن تَرْضَى عَنكَ الْيَهُودُ وَلاَ النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ  “Sen onların dinine uymadıkça Yahudiler ve Hıristiyanlar senden asla razı olmazlar.”^{[Bakara 120]} Bu yöneticiler, bizden değil, biz de onlardan değiliz. Dolayısıyla ey kardeşler! Günlerce, hatta haftalar ve aylarca sizin silahlarınız sayesinde ayakta kalmalarına izin vermeyin. Nübüvvet metodu üzere Hilafeti yeniden diriltmek, Amerikan Rajı mezara gömmek ve düşmanlara karşı zaferler elde edilen eski Ramazanları yeniden ihya etmek için Hizb-ut Tahrir’e nusret verin.