Devlet Başkanı El Beşir, 22 Şubat 2019 Cuma günü ilan edilen olağanüstü hal uyarınca şimdiye kadar beş olağanüstü hal kararnamesi yayımladı. Bu ve ileride yayınlanacak kararnameler, ülkede var olan krizlere bir çözüm mü? Yoksa bunlar, konuşan ağızları susturma ve hayatın her alanında Sudan’ı bu sefil duruma düşüren rejimin eylemlerinin insanlar tarafından muhasebe edilmesini engelleme girişimi mi?

Bu kararnameleri inceleyen kişi, sadece güvenlik amacıyla olduğunu görür! Kararnamelerden amaç, rejimin imbik koltuğunu korumaktır. İnsanların yaşamını cehenneme çeviren krizlerin tedavisi ile hiçbir ilgisi yoktur. Bunun açıklaması şöyledir:

Birincisi: Kesin kanıt olmadan salt şüphe gerekçesiyle insanları terörize etmek, tutuklamak, mallarına el koymak için kolluk kuvvetlerinin elini serbest bırakmak, orman kanunudur, şüphe gerekçesiyle insanların gözaltına alınmasını yasaklayan İslam hukukuna aykırıdır. Ayşe Radiyallahu Anha’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

ادْرَءُوا الْحُدُودَ عَنِ الْمُسْلِمِينَ مَا اسْتَطَعْتُمْ؛ فَإِنْ كَانَ لَهُ مَخْرَجٌ، فَخَلُّوا سَبِيلَهُ، فَإِنَّ الإِمَامَ أَنْ يُخْطِئَ فِي الْعَفْوِ، خَيْرٌ مِنْ أَنْ يُخْطِئَ فِي الْعُقُوبَةِ “Müslümanlara hadleri uygulamaktan gücünüz yettiğince sakının. Bir çıkış yolu varsa serbest bırakın. Muhakkak ki yöneticinin affetmede hata etmesi, cezada hata etmesinden daha hayırlıdır.”

İkincisi: Yetkililerin izni olmaksızın toplantı, toplanma, sempozyum, çeşitli etkinlik ve faaliyetlerin yasaklanması, muhalifleri susturmak, suçlarına, zulmüne ve yolsuzluklarına karşı rejimin muhasebe edilmesinin önüne geçmektir. İbn Mesut’tan rivayet edildiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

كَلاَّ وَاللهِ لَتَأمُرُنَّ بالمَعْرُوفِ، وَلَتَنْهَوُنَّ عَنِ المُنْكَرِ، وَلَتَأخُذُنَّ عَلَى يَدِ الظَّالِمِ، وَلَتَأطِرُنَّهُ عَلَى الحَقِّ أطْراً، وَلَتَقْصُرُنَّه عَلَى الحَقِّ قَصْراً، أَوْ لَيَضْرِبَنَّ اللهُ بقُلُوبِ بَعْضِكُمْ عَلَى بَعْضٍ، ثُمَّ ليَلْعَننكُمْ كَمَا لَعَنَهُمْ “Hayır, Allah’a yemin ederim ki, ya iyiliği emreder, kötülükten nehyeder, zalimin elini tutup zulmüne mani olur, onu hakka döndürür ve hak üzerinde tutarsınız; ya da Allah Teâlâ kalplerinizi birbirine benzetir, sonra da İsrâiloğullarına lânet ettiği gibi size de lânet eder.”

Üçüncüsü: Askıya alınan anayasadan kaynaklanan yasalarla olağanüstü hal kararnameleri arasında temel açısından hiçbir fark yoktur. Zira hepsi de arzu ve heva temeline dayalıdır. Biz Müslümanız, anayasa ve yasalarımız inancımızın hükümlerinden türemelidir. Bu hükümler, olağanüstü veya benzeri yasalara gerek duymazlar. Çünkü onlar, insanlar için neyin faydalı, neyin zararlı olduğunu bilen âlemlerin Rabbinin yasalarıdır.

أَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ “Yaratan bilmez mi? O, en gizli şeyleri bilir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.” ^{[Mülk 14]}

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, bu rejimin pusulasını kaybettiğini, sapıklıkta debelenip durduğunu belirtmek isteriz. Nasihat ve nasihat edenlerden hoşlanmıyor. Samimilere icabet etmiyor. Bu olağanüstü hal kararnamelerinin kendisini koruyacağını sanıyor. Rejimleri ordular ve olağanüstü hal kararnameleri değil, adaletin koruduğunu bilmiyor ya da bilmek istemiyor.

الَّذِينَ آمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُوا إِيمَانَهُمْ بِظُلْمٍ أُولَئِكَ لَهُمُ الأَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ “İman edip de imanlarına zulmü (şirki) bulaştırmayanlar var ya; işte güven onların hakkıdır. Doğru yolu bulmuş olanlar da onlardır.” ^{[Enam 82]} Adalet, sadece İslam’a ve hükümlerine hastır. İslam’ın hükümleri, rahmettir.

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلا رَحْمَةً لِلْعَالَمِينَ “Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” ^{[Enbiya 107]} Bu ümmetin samimi evlatları, ülkedeki yöneticilere engel olmalı, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafetin yeniden kurulması için uğraş verenlerle birlikte hareket etmelidir. Bu ülkenin hatta sapık dünyanın bütün sorunlarının yegane çözümü Hilafettir.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûl’üne icabet edin.” ^{[Enfal 24]}