Reuters’e konuşan Maliye Bakanı İbrahim El Bedevi, “Bütçeyi desteklemek ve ekonomik çöküşü önlemek için Sudan’ın yaklaşık 5 milyar dolara ihtiyaç duyduğunu” söyledi. Öncesinde yaptığı açıklamada ise 2020 bütçesinin Sudan’ın dostları tarafından finanse edileceğini belirtmişti. Bakanlık koltuğuna oturduğundan beri İbrahim El Bedevi, Sudan’ın ekonomik sıkıntısını gidermek ve Uluslararası Para Fonu’ndan kredi almak için sürekli koşuşturuyor ve yoğun bir çaba içerisinde. Bakan, 200 günlük bir acil durum programı başlattı. Program üç aşamadan ve beş eksenden oluşuyor. En önemlileri, makroekonomik istikrar, bütçenin yeniden yapılandırılması ve yaşam yükünün hafifletilmesidir.

Şuan ki hükümet, Sudan’daki ekonomik krize çare bulmak için sömürgeci Batılı ülkeler serabının peşinden nefes nefese soluyor. Gerçek başarısızlığın nedeni, krizi ele alış biçimidir. Çünkü Maliye Bakanının Yardım Programı, IMF politikaları ve ölümcül reçeteleri ile ilintilidir. Bu program, sağlık, eğitim ve diğer zorunlu hizmetlere “devlet harcamalarının kesilmesi”, akaryakıt, buğday, elektrik vb. maddelere “sözde” sübvansiyonun kaldırılması gibi IMF’nin istediği şartlara ve taleplere bağlı bir programdır.

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz ve bizimle birlikte bu halkın mazlum milyonlarca evladı soruyor:

- On milyonlarca dönümlük ekilebilir geniş ve düz arazilere, sulak tarım projelerine, nehirler ve yağmur sularına sahip Sudan gibi bir ülke nasıl olur da gıda maddeleri için başkalarının hibesini bekleyebilir?

- Yer altında yüzlerce ton altın, diğer mineraller, petrol vb. bulunan bir ülkenin Maliye Bakanı, versinler veya vermesinler nasıl olur da sömürgeci ülkeler ve IMF’nin kapısında dilencilik yapabilir?

- Hayatın her alanında parlak zihinlere sahip bir ülkenin hükümeti, nasıl olur da ne yapacağını bilmez bir halde şaşkın bir şekilde dolaşabilir? Yanlış çözümler için Amerika ve Avrupa’ya yalvarabilir?

Batının zehirli hibelerine, Allah ve Rasûl’üne savaş açan kredilerine ihtiyacımız yok. Ümmetin inancı ve yüce İslam akidesi ekseninde düşünen aydın düşünceli adamlara ihtiyacımız var. Onlar, Âlemlerin Rabbinin hükümlerine göre insanların işlerini güdecekler, ülkenin yer altı ve yer üstü zenginliklerini ümmetin hizmetine sunacaklar, güvenlik, eğitim, sağlık ve vatandaşlarına yakışır iyi bir yaşam temin edecekler, ülkenin zenginliklerini ve halkın yeteneklerini yağmalayan sömürgeci kâfirin kökünü kazıyacaklardır. Onlar, Allah’ın izniyle yakında kurulacak olan Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devletinin adamlarıdır. Hilafet, sorunların çözümünün, krizlerin tedavisinin, ülkeyi kalkınma ve ilerleme yolunda tutmanın tek garantörüdür.