Enerji ve Madencilik Bakanlığı, ticari olarak adlandırdığı benzin akaryakıtı için yeni bir fiyat listesi yayınladı. Fiyat listesi litre başına 28, galonuna 126 Cüneyh zam yapılmasını öngörüyor. Bu, şu anki fiyatların neredeyse dört katından fazla. Zamlar, önümüzdeki Cumartesi’nden itibaren geçerli olacak. Şuan akaryakıt istasyonlarında benzin sıkıntısı yaşanıyor. Arabalar binlerce saat akaryakıt istasyonları önünde kuyrukta bekliyorlar. Çoğu akaryakıt bile alamıyor.

Sudan hükümeti tarafından benzin fiyatlarına yapılan zam, akaryakıt, buğday ve elektrikten sübvansiyonların kaldırmasını talep eden IMF reçetelerine boyun eğildiğini, teslimiyet gösterildiğini kanıtlar. Maliye Bakanı İbrahim El Bedevi, her toplantıda özellikle benzinden sübvansiyonların kaldırılması konusunda ısrarcı olmuştu. Şimdiki zamlar bunun yansıması. “benzin desteği” bir hiledir, aslı astarı yoktur. Bu da başka bir ticarettir, araç sahipleri bu sözde ticaretten üzerine düşen payını alıyor. Birkaç gün sonra bu fiyat üzerinden benzin satın alınacak. Ayrıca hükümet, bu fiyatın nihai olmadığı uyarısında bulundu. Zira benzine hâlâ yüzde 50 sübvansiyon sağlıyor. Yani benzinin galon fiyatı 250 Cüneyhe çıkacak demektir!

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, aşağıdaki gerçekleri vurguluyoruz:

Birincisi: Şu anki akaryakıt krizi, yapay bir kriz. Amaç, uzun kuyruklar ve beklemelerle insanları bıktırıp yeni fiyatları sineye çekmelerini sağlamaktır. Bu, eski bir uysallaştırma politikasıdır, eski rejim de benzer politika izlemişti. Şimdiki rejim de aynı politikayı izliyor. Bu, bu politikalarının aynı yıkım deliğinden çıktığını doğrular!

İkincisi: Günümüzdeki Sudan yöneticileri, önceki rejimin devrilmesinden önce aslında sözde sübvansiyonun olmadığını söylüyorlardı. Evet, bu doğru, ama bugün bu gerçeği ters yüz edip devrik rejimin yüzüne vurdukları şeyin aynısını yapıyorlar. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لِمَ تَقُولُونَ مَا لَا تَفْعَلُونَ * كَبُرَ مَقْتًا عِنْدَ اللَّهِ أَنْ تَقُولُوا مَا لَا تَفْعَلُونَ “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir nefretle karşılanır.”^{[Saff 2-3]} Şair der ki: “Ayıpladığın şeyi şimdi kendin yapıyorsun... Yazıklar olsun, yaptığın şey ne kötü”

Üçüncüsü: Uluslararası Para Fonu (IMF) politikalarına ve felaket reçetelerine teslimiyet, sadece ekonomik yıkım, insanlara yoksulluk ve yoksunluk getirecektir.

Dördüncüsü: Sübvansiyonlar, hak edenlere gidecek yaygarası artık kimseyi kandıramayacak. Eski rejim de aynı ifadeleri kullanmış, sübvansiyonların kaldırılması gerekçesiyle akaryakıt fiyatlarına defalarca zam yapmıştı. Sonuçta, mal ve hizmetlerde yaşanan fahiş artışlar, benzin fiyatlarına da yansıyacak, ateşi, sıradan insanları, dar gelirlileri ve çaresizleri dağlayacaktır.

Bu krizlerden kurtulmanın yolu, IMF ve ölümcül reçetelerinden uzaklaşmaktan, daha doğrusu kapitalist sistemi değiştirmekten, Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devletinde yönetim, politika, ekonomi ve diğer alanlarda İslam’ın hükümlerini uygulamaktan geçer. Hilafet, Allah’a karşı takvalı olacak, dolayısıyla ummadığımız yerden rızk yağacaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَمَنْ يَتَّقِ اللَّهَ يَجْعَلْ لَهُ مَخْرَجًا * وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُ “Her kim Allah’a karşı takvalı olursa, ona bir çıkış yolu verir ve onu hiç ummadığı bir yerden rızıklandırır”^{[Talak 3]}