Geçiş hükümeti, Korona virüsünün ortaya çıktığı Çin’in Vuhan kentinde bulunan vatandaşlarını tahliye etmemesi neticesinde aileler, kentte mahsur kalan çocuklarının tahliye edilmesi talebiyle 19 Şubat 2020 Çarşamba günü Başkent Hartum’daki Başkanlık Sarayı önünde üç kez protesto gösterisi düzenlediler.

Belli ki bu geçiş hükümeti, yaşadıkları korkunç gerçekliğe rağmen üniversite yurtlarında mahsur kalan, su ve gıda gibi temel ihtiyaç yoksunluğu yaşayan Sudanların tahliyesi için ayak sürüyor. Medya aracılığıyla defalarca tahliye çağrısında bulunmuş olmalarına rağmen hükümet, hep alttan almış, tahliye maliyetinin yüksekliğinden şikâyet etmişti. Özrü kabahatinden büyük. Oysa devlet yetkilileri ve heyetleri, astronomik rakamlara varan maliyetle doğusuyla batısıyla dünyayı turluyorlar. Hal böyleyken Vuhan kentindeki vatandaşlarını tahliye etmek için nasıl bir uçak bulamaz? Kaldı ki medyaya göre kentte mahsur kalan yaklaşık 130 kişi arasında virüse yakalanmış olanlar yok. Tahliyeleri için bir uçak filosu da gerekmiyor! Yoksa onlar, lanetlenmiş mi? Yönetici sınıfı, avam tabakasından farklı mı?

Eğer Hilafet Devleti olmuş olsaydı, vatandaşlarını Çin’den ya da dünyanın herhangi bir yerinden hemen tahliye ederdi. Çünkü bu, İslam Devletin görevidir. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

فَالْإِمَامُ رَاعٍ وَهُوَ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ “İman çobandır ve güttüklerinden sorumludur.”İslam Devletinin ilk yöneticisi Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem ve ondan sonraki Raşidi Halifeler, pratik bir şekilde bunu icra etmişlerdir. Örneğin bir gece Medine halkı, çok korkmuştu. Bir takım insanlar sesin geldiği tarafa gittiler. Devlet başkanı olan Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem ise dönerken onlara rastladı, sesin geldiği tarafa onlardan önce gitmişti hem de eyersiz bir ata binerek. Bu, Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in olay yerine hızla ve herkesten önce intikal ettiğinin, olayın gerçekliğinin açığa çıkmasıyla insanların korkularının giderildiğinin en güzel kanıtıdır. Keza kıtlık zamanında Halife Ömer de kendisi açken elleriyle insanları yemek dağıtıyordu. Bir keresinde karnı açlıktan guruldamıştı. O esnada Ömer, parmağıyla karnına dürterek şöyle dedi kendi kendine “Gurulda bakalım, zira insanlar refaha kavuşuncaya kadar yanımızda sana verecek ondan başka bir şey yok.”İşte İslam Devleti bu. Bugün Müslümanlar ondan yoksun.

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, çocuklarımızı hayalet şehri Vuhan’dan tahliye etmeyen hükümeti uyarıyoruz. Ayrıca Hilafetin yıkılmasından sonra sömürgecinin kurduğu ulus devletler, doğası gereği güdücü değil vergici devletlerdir. Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devleti ancak tüm vatandaşlarını mükemmel bir şekilde kollayıp gözetebilir. Sudan halkı, yüce Hilafet projesini desteklemeli, dünya ve ahiret sevabı için dava erlerine yardım etmelidir. Çünkü Hilafet, Allah’ın vaadi, Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesidir.

ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُبُوَّةٍ “Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır.”