Sudan Diyanet İşleri ve Vakıflar Bakanı Nasreddin Müferrih, Hartum ilinde üç hafta boyunca tüm camilerde Cuma ve cemaat namazının askıya alınması ile ilgili bir karar yayınladı.

Hak ve hakikatle hiçbir ilgisi olmayan politik ve finansal kazanımlar için Şeriatın belirlediği farzı aynı küçümsemek gerçekten üzücü. Bu konuda şeri hükmün açığa çıkması için Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, Sudan ve diğer ülkelerdeki Müslümanlara aşağıdaki gerçekleri açıklıyoruz:

Birincisi: Bulaşıcı hastalığın yayılması durumunda cemaat ve Cuma namazının terk edilmesi genel bir şekilde olmaz. Tam tersine hastalar izole edilir, Cuma ve cemaat namazı için camilere girmelerine izin verilmez. Hijyen, sterilizasyon, gerekirse maske takmak vb. tüm önlemler alınır. Sağlıklı insanlar Cuma ve cemaat namazını kılmaya devam ederler.

İkincisi: Cuma ve cemaat namazı hakkında gelen deliller, daimi iptali içermez, kaldı ki bu namazların edası büyük bir sayıyı gerektirmez.

Üçüncüsü: Cemaat namazı farzı kifayedir, insanlara cemaat namazı gösterilmelidir. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

مَا مِنْ ثَلَاثَةٍ فِي قَرْيَةٍ وَلَا بَدْوٍ لَا تُقَامُ فِيهِمْ الصَّلَاةُ إِلَّا قَدْ اسْتَحْوَذَ عَلَيْهِمْ الشَّيْطَانُ، عَلَيْكَ بِالْجَمَاعَةِ فَإِنَّمَا يَأْخُذُ الذِّئْبُ مِنَ الْغَنَمِ الْقَاصِيَةَ “Köyde ve çölde oturanlardan üç kişi arasında cemaatle namaz kılınmazsa, ancak şeytan onlara üstün gelmiştir. Cemaate devam et, kurt ancak sürüden ayrılmış koyunu yer.”^{[Ebu Davud]}

Dördüncüsü: Cuma namazına gelince, farzı ayndır, şeri bir özür olmaksızın sakıt olmaz. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

إِذَا نُودِي لِلصَّلاَةِ مِنْ يَوْمِ الْجُمُعَةِ فَاسْعَوْا إِلَى ذِكْرِ اللَّهِ وَذَرُوا الْبَيْعَ “Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın.”^{[Cuma 9]} Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

الْجُمُعَةُ حَقٌّ وَاجِبٌ عَلَى كُلِّ مُسْلِمٍ فِي جَمَاعَةٍ إِلَّا أَرْبَعَةٌ: عَبْدٌ مَمْلُوكٌ، أَوِ امْرَأَةٌ، أَوْ صَبِيٌّ، أَوْ مَرِيضٌ“Cuma namazı kılmak; köle, kadın, çocuk ve hasta hariç, Cuma namazı, her Müslümana vaciptir.”

Beşincisi: Herkes enfeksiyona maruz kalabilir, kaçınmak imkânsız sözü, düşük bir olasılıktır, özellikle de cemaat namazı için gerekli sayının iki, Cuma namazı için de üç kişi olduğu göz önüne alındığında. Bu, her halükarda gerçekleşebilecek bir sayıdır. Sakınmak, farzın terk edileceği anlamına gelmez, aksin tedbirler alınarak farz yerine getirilir.

Müslüman ülkelerdeki yöneticilerin, karış karış, arşın arşın sömürgeci kâfirlerin adımlarını izlemeleri gerçekten acı verici. Bu ülkeler, belirli bir hastalığa derman bulmakta bocaladıklarında, hemen onları izlerler. Sömürgeci kâfirler, bir çözüm sunduklarında, yanlış da olsa, İslam dünyasındaki yöneticiler o çözümü alkışlıyorlar, onu sağlıklı ve deva olarak görüyorlar!

İnşallah yakında kurulacak Hilafet Devleti, bu tür işlerde kâfirlerin yolunu izlemeyecek, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in hidayetine uyacaktır. Dolayısıyla ne Cuma namazı ne de cemaat namazı iptal edilmez, şeran özürlü olan namaza gelmez, diğerleri gelirler. Hastalar izole edilir, sağlıklı olanlar amellerine devam ederler. Namaz kılmak için camilere giderler, hastalıktan koruması, salgını, belayı def etmesi için Allah’a dua ederler. İşte hak budur.

فَمَاذَا بَعْدَ الْحَقِّ إِلَّا الضَّلَالُ  “Artık haktan (ayrıldıktan) sonra sapıklıktan başka ne kalır?” ^{[Yunus 32]}