Sudan Dışişleri Bakanlığı, Fransa’nın Nice kentinde meydana gelen ve üç kişinin ölümüne neden olan olayı kınadı. Paris ve kurbanların aileleriyle dayanışma içinde olduklarını ifade etti. Bakan “Herhangi bir ülkede terör saldırısı yaşanması, dünyanın terörizm karşısında dayanışmasını, terörle mücadele kararlılığını, toplumlar arasında barış, özgürlük ve olumlu bir arada yaşama değerlerinin olması gerektiğini vurgular” diye ekledi. ^{[Sudan Tribune]}

Bu, insafsızlık politikasıdır. Aptal yöneticilerden böyle politikalar görmeye alıştık. Onlardan sadece hayal kırıklığı yaratan tutumlar gördük. Halkları pahasına sömürgecileri hoşnut etmek için koşuşuyorlar. İnsaflı tutum almaları daha yakışık alırdı. Bu eylemi suç saymak yerine her şeyden önce Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e hakaret ve küfrü suç saymaları gerekirdi. Fransa’da ırkçı nedenlerle Müslümanların öldürülmesini ve onlara iftira atılmasını suç olarak görmelidirler ve Fransa yöneticilerinin Müslümanlara yaptığı baskıyı, zulmü ve arama operasyonlarını reddetmelidirler. Fransa Müslümanlara zorla entegrasyon politikalarını kabul ettirmek, dinlerinin hükümlerinden vazgeçirmek ve kindar laikliğe boyun eğdirmek için baskı yapıyor! Müslümanların tepkisini reddetmek yerine Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e hakareti reddetmelidirler!

Olaylar tüm dünyada gösterdi ki Müslümanların yöneticileri, İslam’a ve asil Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e hakarete karşı sokaklara dökülen ümmet gibi değillerdir. İslam düşmanlarına münafıklık yapmaktan memnun olan bu yöneticiler, İslam düşmanlarını razı etmek için çalışıyorlar, onlara yalvarıyorlar, planlarını uyguluyorlar, Müslümanların kutsalları ve saygınlıklarının gaspçısı katillerle ilişkileri normalleştiriyorlar. Bu yöneticiler İslam ümmetine benzemiyorlar. Ümmet ile ajan yöneticileri arasındaki bu kopukluk, Yüce Allah’ın zaferinin yakın olduğunun kanıtıdır. Zira Allah, saflar iki gruba ayrılıncaya kadar zaferinin inmeyeceğine hükmetti. Bir tarafta kâfirler, zalimler, fasıklar grubu olacak, diğer tarafta müminler, samimiler ve İslam temelinde değişim için çalışanlar grubu olacaktır. Allah, hak sahiplerini dinleri üzerinde sabit kılacak, onlara minnet ve rahmet olarak zaferini indirecektir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

مَّا كَانَ اللَّهُ لِيَذَرَ الْمُؤْمِنِينَ عَلَى مَآ أَنتُمْ عَلَيْهِ حَتَّىَ يَمِيزَ الْخَبِيثَ مِنَ الطَّيِّبِ “Allah, müminleri (şu) bulunduğunuz durumda bırakacak değildir; sonunda murdarı temizden ayıracaktır.”^{[Ali İmran 179]}

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, ümmeti, kâfir Batı yapımı bu rejimleri değiştirmek için bizimle çalışmaya çağırıyoruz; mümin hakkında hiçbir ahit ve zimmet gözetmiyorlar. Ayrıca Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletini kurmaya da çağırıyoruz. Hilafet, izzet ve kurtuluşun tek yoludur, Allah’ın vaadi ve Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesidir.

İbrâhîm Usmân [Ebu Halîl]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti Resmi Sözcüsü