Geçici Egemenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Abdül Fettah El Burhan’ın, Başbakan Abdullah Hamduk’un ve beraberindeki heyetin, Paris Konferansına katılmak üzere Paris’e geldiği duyuruldu. Geçiş hükümeti, bu konferansta sunmak üzere enerji, altyapı, telekomünikasyon, hayvancılık gibi farklı sektörlerde onlarca proje hazırlandığını açıkladı. Hamduk El Hades televizyonuna yaptığı açıklamada, “Yabancı yatırımcılara Sudan’da yatırım fırsatı sunmak için Paris’e gidiyoruz”dedi.

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, aşağıdaki gerçekleri vurguluyoruz:

Birincisi: Sudan’ın hibe ya da krediye ihtiyacı yok. Seçkin bir siyasi düşünceye, ümmetin enerjisini patlatmasını, zenginlikleri ülke ve halkın yararına kullanmasını bilen adamlara ihtiyacı var. Mevcut ve eski yöneticilerin tek derdi, sömürgeci kâfir Batıyı razı etmektir, bu kanıtlanmıştır. Yöneticiler, sözde yatırım ve ölümcül krediler ile ülke servetinin hortumlanmasını önemsiyorlar.

İkincisi: İki yıldır geçiş hükümeti, IMF ve Dünya Bankası aracılığıyla sömürgeci kâfir Batının politikalarını uyguluyor. Bu politikalar, yoksulluk üretiyor ve IMF’nin ölümcül direktifleri nedeniyle yoksullar ölüyor. Yerel para birimi dibe vurdu, bir dolar 400 Cüneyh’ten fazla ediyor. Hükümet ekmek, yakıt, elektrik ve diğer malların fiyatına iki sefer zam yaptı. Yine de yok gibidir. Uysal bir politika izliyor, Başbakan’ın da müjdelediği gibi bu sektörler yabancı yatırımcılara peşkeş çekilecek. Hükümetin sübvansiyon iddiasına rağmen ilaç fiyatlarındaki muazzam artıştan sonra ilaç almak artık fakirler için uzak bir rüya haline gelmiştir.

Bugün hükümet, - fuhuş ve yozlaşmanın merkezi- Paris’e gidiyor. Sağlık çevreleri, ilaç fiyatlarında açıklanmamış yüzde 400’e varan zamlar nedeniyle şok oldular. Allah’tan başka ne bir güç ne de bir kuvvet vardır.

Üçüncüsü: Bu hükümetin, Paris müzayedesinde ülkenin zenginliğini ve yeteneklerini sergilemesi rezalettir, utanç vericidir. Yeraltı yerüstü zenginliklerine rağmen Sudan halkı yoksulluktan ölüyor. Şimdi de bu zenginlikler, sözde yatırım piyasasında sergileniyor. Sudan halkının durumu Şairin şu sözünü andırıyor:

Sırtında su taşıyan, ama susuzluktan çölde ölen deve gibidir.

Sonuç olarak, Sudan halkı olarak biz, Paris ya da bir başka konferansa gerek duymuyoruz. Siyasetleri bu ümmetin akidesinden fışkıran, zenginlik ve diğerleri ile ilgili Âlemlerin Rabbinin hükümlerini uygulayan adamlara ihtiyacımız var. Refah, Allah’ın rızasındadır, Allah Subhânehu ve Teâlâ gökten bereketini indirecektir.

وَلَوْ أَنَّ أَهْلَ الْقُرَى آمَنُوا وَاتَّقَوْا لَفَتَحْنَا عَلَيْهِمْ بَرَكَاتٍ مِنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ وَلَكِنْ كَذَّبُوا فَأَخَذْنَاهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ “O ülkelerin halkı inansalar ve sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereket kapıları açardık, fakat yalanladılar, biz de ettikleri yüzünden onları yakalayıverdik.” ^{[Araf 95]}

Ey Sudan yöneticileri! İyilik Paris’te değil buradadır, iyilik topraklarımızda ve Rabbimizin Kitabı ve Peygamberimizin Sünnetindedir. Eğer bilmiyorsanız, işi bilenlere daha doğrusu Hizb-ut Tahrir’e bırakın. Hizb, ümmetle birlikte Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafeti kuracak, sömürgeci kâfir ve avenelerinin kökünü kazıyacak, ülke zenginliklerini ümmet yararına kullanacak, tüm insanlık için onurlu bir yaşam yaratacaktır.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûl’üne icabet edin.” ^{[Enfal 24]}

İbrâhim Usmân [Ebu Halil]
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti Medya Temsilcisi