Üç haftadır süren katliam ve yıkımın ardından Amerika, adamlarına Cidde’de müzakere yürütmeleri talimatı verdi. Bu süre zarfından yüzlerce insan hayatını kaybetti, binlercesi yaralandı, altyapı tarumar oldu, hayat sekteye uğradı, insanlar yerinden edildi, evlerini terk ettiler, mecnuna döndüler, ölüm, açlık ve hastalık kol gezdi. Amerika vatandaşlarının, diplomatlarının ve diğer büyükelçilik personelinin tahliyesi için savaşın birkaç saatliğine durmasını sağlarken, Sudan halkını tahliye edilenler gibi yaşamayı hak etmiyorcasına ölümle ve yerinden edilmekle yüz yüze bıraktı.

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, bu gerçeklik karşısında şunları vurguluyoruz:

Birincisi: Ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasındaki anlaşmazlık, İslam ve Müslüman düşmanı Amerika’ya değil, Allah’ın Kitabına ve Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Sünnetine götürülmesi gerekir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

فَإِن تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللّهِ وَالرَّسُولِ إِن كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلاً“Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz -Allah’a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız- onu Allah’a ve Rasûle götürün; bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.” ^{[Nisa 59]}

وَمَااخْتَلَفْتُمْ فِيهِ مِن شَيْءٍ فَحُكْمُهُ إِلَى اللَّه “Hakkında ayrılığa düştüğünüz herhangi bir şeyin hükmü Allah’a aittir.” ^{[Şura 10]}

İkincisi: Küfrün başı Amerika, bizim iyiliğimizi istemez, bu, kafirlerin huyudur. Nitekim Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

مَّا يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُواْ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَلاَ الْمُشْرِكِينَ أَن يُنَزَّلَ عَلَيْكُم مِّنْ خَيْرٍ مِّن رَّبِّكُمْ“Ehli Kitaptan kâfirler ve putperestler de Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler.” ^{[Bakara 105]} Öyleyse Amerika’nın direktifi ve sponsorluğundaki müzakerelerden nasıl bir iyilik bekleyebiliriz?

Üçüncüsü: Bugün ordu ile Hızlı Destek Kuvvetler arasında devam eden savaş, El Burhan’ın deyimiyle absürt bir savaştır. Bu absürt savaşın tek kaybedeni ülkedeki Müslümanlardır, tek kazananı ise Amerika’dır. Amerika, bu savaşla ve ordu aracılığıyla Sudan’daki nüfuzunu korumayı ve Sudan’daki gerçek gücün İngiliz ajanlarına devredilmesini amaçlayan Çerçeve Anlaşması’nı başarısızlığı uğratmayı istiyor. 

Amerika ve bölgedeki ajanlarına gelince, ateşkesin ardından acilen taraflara siyasi sürece katılım çağrısında bulundular. Özgürlük ve Değişim Güçleri ise bu çağrıyı reddettiler ve Amerikan adamlarının iktidara sızmasından korktukları için bu çağrıyı “damping” olarak adlandırdılar.

Dördüncüsü: Amerikan ve İngiliz ajanlarının tek derdi, koltuklarını korumaktır. Efendileri de ne pahasına olursa olsun bu koltukları koruma çabasındadır.

Sonuç olarak Sudan halkı, kafirler tarafından kendilerine karşı kurulan komplonun bilincinde olmalıdır. Bu komplo başkalarının dünyası uğruna dinini satan ve ülkenin çocuklarından olan ajanlar tarafından uygulanmaktadır. Böylelikle biz de Suriye, Libya, Yemen’deki kardeşlerimize katılıyoruz. Ajanlar ve arkalarındaki efendilerinin politikaları Suriye, Libya ve Yemen’de başarılı olmuştur. Amerikan ve İngiliz ajanlarından olan her iki tarafı da reddetmeliyiz, hepsini devirmek ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurmak için çalışmalıyız. Ülkemizi ajanlardan kurtarmanın, kalkındırmanın ve kafirlerin tuzaklarından korumanın yolu budur.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُم “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûlü’ne icabet edin.” ^{[Enfal 24]}