Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti, 01 Ramazan 1446 / 01 Mart 2025 Cumartesi günü Port Sudan’daki ofisinde “Sudan İki Belgenin Kıskacında, Akıbeti Ne Olacak? başlıklı aylık forumunu gerçekleştirdi. Forumun ilk oturumunda, Muhammed Camii (Ebu Eymen) “Forum” başlıklı sunumunu yaptı. Konuşmasında, bu iki belgenin en dikkat çeken yönlerinden birinin devletin laik yapısı olduğunu belirtti. Bunun yanı sıra, ülkenin parçalanması anlamına gelen federasyon sisteminden de bahsetti. Ebu Eymen, Nairobi belgesinin açıkça laikliği savunduğunu belirtirken, ikinci belgenin İslam’ı batıl dinler ve bozuk inançlarla aynı düzlemde değerlendirdiğini, bunun da İslam’ın yasamada yegâne kaynak olarak görülmediği anlamına geldiğini vurguladı.

Ebu Eymen, ayrıca Sudan’ın aslında uzun süredir laiklikle yönetildiğini ve yasamanın temelinin laiklik olduğunu belirtti. Ayrıca, Nevaşa Anlaşması’ndan sonraki veya hatta önceki tüm anayasa ve belgelerin federalizmden bahsettiğini ifade etti. Federalizmin Sudan’ın parçalanması anlamına geldiğini ve bu konuda hiçbir şüphenin olmadığını, Amerika’nın Sudan’ı bölmek, laik bir devlet kurmak ve ülkenin doğal kaynaklarını yağmalamak istediğini kaydetti. Ebu Eymen, Nairobi’deki Hızlı Destek Kuvvetleri (RSF) belgesi hakkında da konuştu, özellikle Kenya’nın Sudan’a hep zarar verdiğini söyledi. Nevaşa’da Sudan’ı bölüp güneyi kuzeyden ayıran Kenya’nın şimdi de Darfur’u Sudan’dan koparmaya çalıştığını belirtti.

İkinci sunumda, üstat El-Nezir Muhtar İslam’daki yönetim ilkelerini açıkladı. Egemenliğin halka değil, şeriata ait olduğunu, otoritenin ümmete ait olduğunu ve ümmetin biat yoluyla yöneticisini seçmesi gerektiğini, tek bir halife atamanın ümmet üzerine farz olduğunu vurguladı. Halifenin tek başına anayasayı benimseme ve kanunları belirleme yetkisine sahip olduğunu, ancak demokratik sistemlerde olduğu gibi yasama yapmadığını, sadece şeriatı uyguladığını ifade etti.

Etkileşim bölümünde, bir grup katılımcı mükemmel yorumlar ve yerinde sorularla katkıda bulundu ve internet üzerinden takip eden izleyicilerden de sorular geldi. Kıymetli konuşmacılar, sorulara ve yorumlara tatmin edici ve doyurucu yanıtlar verdiler. Programın sonunda tüm katılımcılar, Hizb-ut Tahrir’in bu ümmeti yönetmesi gereken öncü parti olduğu düşüncesiyle programdan ayrıldılar.

Programın kapanışında, Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti Medya Bürosu üyesi İbrahim Müşerref, foruma katılanlara teşekkür etti. Hem salondaki izleyicilere hem de çevrimiçi platformlar üzerinden etkinliği takip edenlere katılımlarından dolayı minnettarlığını dile getirdi.