Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti, H. 04 Receb 1435 M. 03 Mayıs 2014 tarihinde "Can Simidi-Doğru İslami Görüş, Sudan'ın Sorunlarına Doğru Çözümler" başlığı altında uluslararası bir konferans düzenledi. Konferansta, İslam akide [La İlahe İllallah] ve bu akideden fışkıran vahyin getirdiği şeri hükümler temelinde Müslümanların sorunları ele alındı. Herkes davet edildi. Öyle ki bu sorunlar, sadece Sudan halkını değil, tüm Müslümanları ilgilendirdiği gerekçesiyle dünyanın çeşitli ülkelerine konferansa katılmak için davetiyeler gönderildi. Ürdün'den Mithat Cebrîn Mahmud Mirar kardeşimiz yapılan bu davetiyeye icabet etti. Gönderilen davetiyeye binaen Sudan'ın Amman Büyükelçiliğinden vizesini aldı. Büyükelçilik, pasaporta basılan vizede davet sahibinin Hizb-ut Tahrir olduğunu yazdı.

Konferansa katıldıktan sonra memleketine [Ürdün'e] geri dönerken Amman Havaalanında memurlar, pasaporta verilen vizede Hizb-ut Tahrir yazılı olduğunu gördüler. Buna binaen mahkemeye sevk edilmek üzere tutuklandı!

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz soruyoruz:

• Ümmetin sorunlarını ele almak ve İslami akide temelinde çözüm bulmak için bir konferansa katılmak, tutuklanıp mahkemeye sevk edilecek bir suç olarak mı görülüyor!
• Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللَّهِ جَمِيعًا وَلا تَفَرَّقُوا "Allah'ın ipine sımsıkı sarılın ve ayrılığa düşmeyin" ^{[Ali İmran 103]} emir ve fermanına itaat ederek, ümmeti birleştirmek ve onu bir tek kelime üzerinde toplamak için çalışanlar, yakalanıp mahkemeye sevk edilen suçlular gibi mi görülüyor?
• İslam için çalışmak, davet etmek, fikri ve siyasi yolla İslam'ın hâkimiyetine çağırmak, suç mu oldu? Dahası sadece İslami bir konferansa katılmak suç haline mi geldi?

Ümmetine sadık ve Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem'i örnek edinerek İslam'a davet eden Hizb-ut Tahrir'i güvenlik sorunu olarak ele alıp, altmış senedir gençlerini tutuklamak, işkence etmek, yargılamak hiç bir işe yaramadı, yaramayacak. İşte Hizb-ut Tahrir, dünya çapında kırktan fazla ülkede faaliyet gösteriyor!

Mithat Cebrîn Mahmud Mirar gibiler, tutuklanıp mahkemeye sevk edilmek yerine onurlandırılmalı. Çünkü bu insanlar, Hilafetin yıkılışı ile İslam'dan uzaklaşan, zillet ve hakarete maruz kalan bu ümmetin kaygılarını taşıyorlar. Aşağılık Yahudiler bile bu ümmete saldırma cesareti göstererek temiz mübarek Filistin topraklarını işgal ettiler!

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, Ürdün hükümetinden derhal Mithat Cebrîn Mahmud Mirar kardeşimizin serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Ürdün hükümeti yapmış olduğu şeyin Allah yolundan alıkoymak, İslam'a ve davetçilere savaş açmak olduğunu unutmasın. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَلا تَقْعُدُوا بِكُلِّ صِرَاطٍ تُوعِدُونَ وَتَصُدُّونَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ مَنْ آمَنَ بِهِ وَتَبْغُونَهَا عِوَجًا "Bir de, tehdit ederek Allah'ın yolundan O'na iman edenleri çevirmek, Allah'ın yolunu eğri ve çelişkili göstermek üzere her yol üstüne oturmayın." ^{[Araf 86]}