Oruç ve ihsan ayı mübarek Ramazan ayının manevi atmosferi içinde Hizb-ut Tahrir genel olarak İslam ümmetine özel olarak da güç ve kuvvet ehline bir çağrıda bulundu. Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti Resmi Sözcüsü İbrahim Osman [Ebu Halil], başkent Hartum’un Riyad semtinde Nur camini tıka basa dolduran kalabalığa Hizb-ut Tahrir’in İslam ümmetine özelde güç ve kuvvet ehline yönelttiği çağrıyı okudu.  

Çağrı, birçok noktaya değiniyordu. Kanların akıtılması, servetlerin yağmalanması, yasakların ihlal edilmesi, toprakların tırpanlanmasından başlayarak Müslümanların şuan ulaştığı durumu gözler önüne serdi. Çağrı, bu kanların sömürgeci kâfirler, onların ajanları ve bizim çocuklarımızdan oluşan uşakların elleriyle akıtıldığını belirtti. Ayrıca çağrı, İslam’ın nasıl çöktükten sonra Arapları karanlık cahiliyeden kalkındırdığını, yere düştükten sonra Arapları tekrar ayağa kaldırdığını, uykudan uyandırdığını, ardından Allah yolunda cihat etmeye başladıklarını, beraberlerinde yüce Risalet’ini âleme taşıdıklarını, gittikleri her yere iyilik ve adalet yaydıklarını açıkladı. İşte İslami Hilafet Devleti altında Müslümanların durumu böyle devam etti. Sömürgeci kâfirler, hain Arap ve Türkler sayesinde Hilafet Devletini yıkana dek izzet üstüne izzet elde ederek doruktan doruğa çıktılar. Çağrı, bu durumun, ancak öncekileri düzelten şeyle düzeleceğini, bunun da Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’inUkab bayrağının dalgalandığı Raşidi Hilafet Devletinde İslam ile hükmetmek olduğunu vurguladı. Bunun için Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’inmetodu takip edilerek İslam’a dayalı kitle kurulmalı, güç ve kuvvet ehlinden nusret talep edilmelidir diye devam etti.

Çağrı, birincisi 20 Rabiu’l Evvel 1385 / 17 Ağustos 1969 yılında, ikincisi ise 28 Receb 1426 / 2 Eylül 2005 yılında yapılan önceki iki çağrıyı hatırlattı. Sondan bir önceki bu çağrıyı kahir ekseriyet Müslümanlar nazarında Hilafetin kamuoyu olduğu bir zamanda yöneltildiğini beyan etti.

Sona doğru çağrı, Müslümanlara hem Müslümanlıkları hem de Hilafet Devleti ile İslam ve Müslümanlar için izzet kaynağı olan Harun Raşitleri, Endülüs fatihleri, Mutasım, Selahattin, Kutuz, Baybars, Kanuni Sultan Süleyman, Abdülhamit ve diğer büyük komutanların torunları olduklarını anımsattı. 

Sonunda Hizb, genel olarak Müslümanlara özel olarak da güç ve kuvvet ehline çağrıda bulunarak şöyle dedi: “Sizden yardım istiyoruz, gelin bize yardım edenlere katılın. Elimizi size uzatıyoruz, haydi ona sımsıkı tutunun, güç ve kuvvet ehlimiz arasına katılın. Kervan hareket etmek üzeredir, haydi kervana katılın.

وَيَقُولُونَ مَتَى هُوَ قُلْ عَسَى أَنْ يَكُونَ قَرِيبًا “Ne zamanmış o?” diyecekler. De ki: “Yakın olsa gerek!” ^{[İsra 51]} Biz Allah’ın yardımından eminiz.

وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ بِنَصْرِ اللَّهِ يَنْصُرُ مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ “O gün Allah’ın zafer vermesiyle müminler sevinecektir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.” ^{[Rum 4-6]}

Camidekiler çağrıdan çok etkilendiler. Bu da ümmetin İslam sevgisini, İnşaAllah yakında kurulacak Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devleti ve İslam daveti taşıyanlarına olan muhabbeti gösterir.