9 Aralık 2015 Çarşamba günkü baskısında Değişim gazetesi, İslam Hareketi Genel Sekreteri Zübeyir Ahmed el-Hassan’ın şok edici sözlerini yayınladı. Gazetenin bildirdiğine göre: “... İslam Hareketi Genel Sekreteri Zübeyir Ahmed el-Hassan, aşırılık ve Hilafet daveti Sudan halkının cinsinden değil. Biz, resmi ve popüler kurumların kombinasyonu yoluyla bu sorunu gidermeye çalışacağız dedi.” Zübeyir, “Biz, sol bir ekonomi izleyeceğiz.” diye konuştu. Üzücü ve bir o kadar da şaşırtıcı olan, böyle bir sözün ön adı İslam olan bir hareketten hem de hareketin en tepesindeki isimden “Genel Sekreter” sadır olmasıdır. Açık havada düzenlenen basın toplantısında, bunu dile getirmesi ise ayrıca şaşırtıcı ve üzücüdür. Bu hareket ne gibi İslam’a inanıyor? Farzların tacına [Hilafet] davetten beri duruyor. Oysa Hilafet olmazsa, ümmet yok olmaya yüz tutar. İslam’ın hükümleri hayattan kalkar. Bugün olduğu gibi Müslüman ülkeleri birer birer parçalanır. Ruveybida ve Batı ajanları yönetime gelir. Ülkeleri kâfir Batı sistemlerine göre yönetirler. Yönetimde demokrasi, ekonomide de kapitalizmi uygularlar. Dış politikada ülkeyi ve halkı, uluslararası kurumların inisiyatife bırakırlar. Hilafet ve İslam sistemlerini reddederek kâfir Batıya yardakçılık yaparlar.

İslam Hareketi Genel Sekreteri’nin Sudan halkının cinsinden değil dediği Hilafet, sadık ve mümin Sudan halkının bir özlemidir. Kâfir Batının toprağını yüzüne sürmeden ve İslam’dan beri olduğunu dile getirmeden önce kurtarıcı hükümet, Sudan halkını İslam adıyla kandırdı ama hep İslam’dan başkasıyla hükmetti. Sudan halkı, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet özlemi ile yanıp tutuşuyor. Sudan halkının durumu, diğer İslam halklarının durumundan pek farksızdır. Müslümanlar, İslam adıyla kandıran ama İslam’dan beri olan sahtekârlar ve münafıklardan kurtuluşun Hilafette olduğunu biliyor. Hilafet, izzet ve kaybedilen zaferdir. Hilafet, işleri ihsanla gütmek, adalet ve insafla hakları sahiplerine iade etmektir. Sudan halkı, Hilafet için çalışmayı çok seviyor. Çünkü Hilafet, kâfir Batı ve onların uzantıları hükümdarlar, politikacılar ve onların sırtından geçinen asalaklardan kurtuluştur. İslam Hareketi Genel Sekreteri’nin sol ekonomiye yönelme sözüne gelince, hüsnü zanda bulunuyor ve umarız bununla kolaylık ve zenginliği kastetmiştir diyoruz. Siyasi anlamdaki solculuğu kastetmemiştir. Her durumda bu, ekonominin İslam’a dayalı olmadığı anlamına gelir. Bu, Müslüman Sudan halkının bildiği bir gerçektir. İlga edilen Allah’ın yönetiminden çeyrek yüzyıl sonra da Sudan’da kapitalist ekonomi egemen olmuştur. Yaşadığımız ekonomik sefaleti yediden yetmişe herkes biliyor. İslam Hareketi Genel Sekreteri, Allah’a döneceğiz ve İslam ekonomisini alacağız diyeceği yerde özenle bundan kaçınıyor. Çünkü İslam ekonomisinin ancak İslam Devleti altında uygulanabileceğini çok iyi biliyor. Genel Sekreter, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet söyleminden ısrarla uzak duruyor.

Biz, İslam Hareketi’nin kendisinin de ismi gibi olmasını umuyoruz. İslam akidesi, hareketin yapısını üzerine inşa edeceği temel olmalıdır. Hareket, İslam’a göre hükümlerini benimsemeli, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet yoluyla İslam’ın sistemlerini uygulamalıdır. Hilafet, İslam ve Müslümanlar için izzet, küfür ve kâfirler için de zillettir. Hilafet kâfir Batının rızasını aramaz aksine âlemlerin Rabbinin rızasını arar.

وَفِي ذَلِكَ فَلْيَتَنَافَسِ الْمُتَنَافِسُونَ

“İşte yarışanlar, bunun için yarışsınlar.” ^{[Mutaffifin 26]}