27 Aralık 2015 tarihinde Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti, El-Cezire Eyaleti Vad Medeni yerel polisini 9 Ocak 2016’de Mevlit meydanında El-Cezire projesi konusunda siyasi bir seminer düzenleme niyeti hakkında haberdar etti. 31 Aralık 2015 tarihinde polis, sözlü olarak ret cevabı verdi. Niye böyle olduğu sorulduğunda, görüşmek üzere bizi Vad Medeni Belediye Başkanı’na yönlendirdiler. Belediye Başkanı ile görüşmek üzere 04 Ocak 2016 Pazartesi gününe bir randevu alındı. 2 saatten fazla beklenmesine rağmen Belediye Başkanı randevu yerine gelmedi. Komite başkanı, Belediye Başkanı’nın telefon numarasını istedi ve kendisiyle iletişime geçildi. Telefon görüşmesinin ardından Belediye Başkanı, “Meydanda dahası salonda seminer düzenlenemez, sadece Hizbin ofisinde düzenlenebilir, uygulama böyle” dedi.

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, böyle bir davranışa hiç şaşırmadık. Rejim için bu gayet normaldir. Herkesin yasal hakkı güvence altındadır diyen kendi anayasasına bile saygı duymuyor. Daha doğrusu 2014 yılında yayımlanan ve partisel faaliyetleri düzenleyen 158 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararnamesine bile saygı göstermiyor. Kararnamenin 2.ci bendine göre “Siyasi partiler, halka açık yerlerde, meydanlarda seminer düzenleme hakkına sahiptir.” 3.cü bent ise şöyledir: “2.ci bendin hükümleri açık olsa da ancak güvenlik, koruma ve trafik akışını düzenlemek amacıyla en az 48 saat öncesinde yetkililerden onay almak gerekir.”

Kararname ayan beyanken ve 2.ci bendin varlığına rağmen yetkililer onay vermediler. 3.cü bende göre yasaklama hakları yok. Sadece etkinlik için güvenlik ve koruma sağlamakla yükümlüler. Biz, bildiri ve basın açıklamalarımızda sürekli şunu vurguluyoruz. Herkesle diyaloğa açık, ret politikası gütmediğini ve şeffaflık iddiasında bulunan bu rejime güvenilmez!

Hizb-ut Tahrir’in seminer düzenlemesine yasak koymak, insanları hakka sevk etmekten ve rejimin yalanlarını ifşa etmekten onu alıkoyamaz. Hizb-ut Tahrir, tebaasına yalan söylemeyen, hatta konforlarını güvence altına alan bir sistem kurmak için çalışıyor. Allah’ın izniyle yakında kurulacak Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devleti yoluyla âlemlerin Rabbinin metoduna göre insanlar arasında adaleti ikame edecektir.

وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنْقَلَبٍ يَنْقَلِبُونَ

”Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akıbete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.”^{[Şuara 227]}