30 Ağustos 2016 tarihli Ahbaru’l Yevm gazetesi, Pazartesi günü el-Hadrau salonunda Ulusal Konsey Sosyal İlişkiler Komitesi’nin düzenlediği bir forumda konuşan İrşat ve Vakıflar Bakanı’nın “Amerikalı uzmanlar, radikalizmin arkasında psikolojik nedenlerin olduğunu vurguladılar”sözlerini manşetine taşıdı.  

Bu günlerde gazete ve uydu kanallarında, İrşat ve Vakıflar Bakanı’nın açıklamaları gündemde. Bakan, bilginler ve uzmanlarla yaptığı istişarenin ardından dini söylemleri yasaklama kararının arkasında dini motifler olduğunu söyledi. Bakan, bu konuda ABD’li uzmanların görüş ve kararlarına müracaat ettiğini de kaydetti. Biz, bakanın bu açıklamalarına hiç mi hiç şaşırmıyoruz. Zira biz, dini söylemleri yasaklama kararının arkasındaki güçlerin kimler olduğunu biliyoruz. Bakanın, dini söylemlerin sadece halka açık yerlerde yasaklanmayacağı, aksine camilerin de bu yasağa dâhil olacağına dair sözleri bazılarını oldukça şaşırttı. Bu yasak kararı, bir programın parçasıdır. 20 Ağustos 2016 Pazartesi günü İrşat Bakanı ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Koordinatörü Martha Ruedas, aşırılık ve terörizmle mücadelede işbirliği ve koordinasyon için bir mutabakat zaptı imzaladılar. Olayın vahametini anlamak için araştırmalar yapılmasını söyleyen Martha, “aşırılık ve terörizm” riskini gidermek için de Çalıştay kurulmasını istedi. Sorunun kökenine inmek ve ilgili devlet kurumlarıyla işbirliği içinde gerekli müdahalelerde bulunmak için bu Çalıştay’ın elzem olduğunu belirtti. ^{[Sudan Tribune]}

İnsanları hak sözü söylemekten alıkoymak, katıksız bir Amerikan kararıdır. Bu karar, fikir savaşları adı altında Amerikan önderliğinde İslam’a karşı bir savaş yürütüldüğünü göstermektedir. Allah Subhânehu ve Teâlâ, Allah’ın evlerini hedef alan ve Müslümanları Allah’ın hükümlerini anmaktan alıkoyan bu savaşa şöyle atıfta bulunmaktadır:

وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنْ مَنَعَ مَسَاجِدَ اللَّهِ أَنْ يُذْكَرَ فِيهَا اسْمُهُ وَسَعَى فِي خَرَابِهَا أُولَئِكَ مَا كَانَ لَهُمْ أَنْ يَدْخُلُوهَا إِلَّا خَائِفِينَ لَهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَلَهُمْ فِي الْآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ “Allah’ın mescitlerinde onun adının anılmasını yasak eden ve onların yıkılması için çalışandan kim daha zalimdir. Böyleleri oralara (eğer girerlerse) ancak korka korka girebilmelidirler. Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük bir azap vardır.” ^{[Bakara 114]}

Bu, Amerikan stratejileri uyarınca Sudan’da özgürce dolaşan Özel Elçiler ve Amerikalı heyetler gözetiminde yürütülen ideolojik bir savaştır. Her gün bu heyetler, öneri ve yönergelerinin uygulanıp uygulanmadığını denetleniyorlar. Bakanın, Pazartesi günü Meclise çağrılmasının ardından böyle bir açıklama yapması garip değildir. Mecliste yaptığı konuşmada bakan, ayet, hadis ve Rabbani emirlerden esinlenmediğini, uzmanların ifadeleri, Amerika ve kuklalarının Müslümanların yöneticileri için belirlediği program ve planlarından esinlendiğini kaydetti. 18-19 Şubat 2015 tarihinde İslam’ın yönetim ve siyaset hükümleriyle mücadele etmek anlamına gelen Radikal Şiddet ile Mücadele zirvesinde İslam ülkelerindeki hükümetlere bir çağrıda bulunan Obama şunları söyledi: “Din görevlileri dâhil Müslüman toplulukları da dini fikirlerin hatalı yorumlarını bertaraf etmek konusunda sorumluluk taşıyorlar. Ayrıca medeniyetler çatışmasına da açıklık getirilmelidir. Batı ya da Batı ile birlikte tüm dünya, İslam ya da Orta Doğu’daki mevcut tüm hastalıkların sebebiyle mücadele etmelidir... Bu konuda hükümetlere de belli roller düşüyor. Bu mücadelenin ilk adımı olarak hükümetler, nefrete teşvik eden ve gençlerin beyinlerini bozan finansmanı kesmelidir... Ayrıca ABD Hükümetinin İslami Gruplar Özel Elçisi de önemli rol oynamaktadır. Ve şimdi bu çabada sizleri de bize katılmaya davet ediyoruz”

Dini söylem reformu ve müfredat değişikliği adı altında Müslüman ülkelerde hakkı haykıran sesleri susturmak, siyaset ve yönetime davet edenleri radikal ve terörist olarak adlandırmak, İslam’ı ve dava adamlarını şeytanlaştırma, karalama girişimidir. Sömürgeci kapitalist Batılı sistemin devamı için İslam’ı insanların hayatından uzaklaştırma çabalarıdır. Dava adamlarını ve savunucularını şeytanlaştırma ve öcü gösterme yöntemi, Batının İslam ve hükümleri karşısında kullanabileceği kurnazca ve kirli bir yöntemdir. İslam’a ve Müslümanlara karşı şeytani ideolojik savaşta bazı Müslüman evlatlarını da bu savaşa ortak etmek istiyorlar.

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, hükümeti ve bakanı Allah’ın gazabı ve cezasından sakındırıyoruz. Bu melun planı uygulamaya devam ettikleri takdirde akıbetleri açık hüsran olacaktır.