20 Ağustos 2017 Pazar akşamı “Sudan 24” kanalı, Sudan Yatırım Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mübarek El Fadıl El Mehdi’yi “Ülkenin Hali” adlı programda konuk etti. Programda konuşan Başbakan Yardımcısı, Sudan çıkarları için Yahudi varlığı ile ilişkilerin normalleşmesi gerektiğini düşündüklerini söyledi. Ardından “Normalleşme diye bir sorun yok. Filistinliler hatta Hamas bile (İsrail) ile normalleşti...Filistin sorunu, gerçekten Arap dünyasını geri bıraktı… Her devlet kendi çıkarlarını göz önünde bulundurmak zorundadır”diye konuştu. Yahudi varlığı medyası, bakanın bu tehlikeli açıklamasını görmezden geldi. Haaretz gazetesi, Yahudi varlığını tanımayan ve onunla diplomatik ilişkilere değer vermeyen bir başka devlet bakanına göre El Fadıl’ın açıklamalarının olağandışı olarak tanımladı.

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, İslam ümmetinden ziyade sahibini rezil rüsva duruma düşüren bu ihanet açıklamalarına diyecek bir sözümüz yok. Sudan halkı, bu ümmetin ayrılmaz bir parçasıdır. Haliyle, sessizlik kisvesine bürünen hükümetin tepkisini bekledik. Enformasyon Bakanı Ahmed Bilal Osman dışında hükümetten herhangi bir açıklama gelmedi. Bilal Osman ise yaptığı açıklamada “Mübarek’in (İsrail) ile normalleşme yönünde yaptığı açıklamaları şahsına ait açıklamalardır!”dedi. Başbakan Yardımcısı bir Devlet Bakanı, nasıl ümmetin inancına ters, Allah’a, Rasûlü’ne ve müminlere ihanet kabul edilen bir açıklamada bulunabilir? Sonra nasıl bu sözleri yüzünden sorgu suale çekilemez? Nasıl şahsını bağlayan açıklamalardır deyip geçiştirilebilir? Mübarek El Fadıl’ın takındığı bu tavır, aslında hükümetin tavrıdır. Fakat bu ihanet açıklamasını cesurca dillendiren Mübarek’tir. Aksi takdirde Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanının söylediklerini reddeden, ifadeye çağırıp hesap soran bir açıklama yayınlandı. Kaldı ki böyle olmadı!

Hükümetin bu ihanet kokan tavrı, bu ümmete karşı işlediği suçlara devam ettiğinin işaretini veriyor. Bu gibi açıklamalar, suç ve ihanetin kabulü yönünde ümmeti uysallaştırmanın bir türüdür. Bu tür (balon) açıklamalar ilk kez yapılmıyor. Eski Bakan ve şuan Vali olan Musa Kaşa, parlamentoda yaptığı konuşmada Yahudi varlığı ile normalleşme çağrısında bulundu. Nitekim Wikileaks sitesi, Temmuz 2008’de ABD’nin Hartum Büyükelçisi tarafından Washington’a gönderilen bir telgrafı yayınladı. Telgrafa göre “Devlet Başkanı Baş Danışmanı Mustafa Osman İsmail ile ABD Dışişleri Bakanının Afrika İşleri Sorumlusu Alberto Vernandos arasında gerçekleşen görüşmede Osman şunları söyledi: “ABD ile işler iyi giderse, bölgede en yakın müttefikiniz (İsrail) ile işleri kolaylaştırmak için bize yardımcı olabilirsiniz.”

Ayrıca 2012 yılında Kadarif valiliği yapmış Keremullahi Abbas’ın söylediğine göre iktidardaki Ulusal Kongre Partisi içinde Yahudi varlığı ile normalleşmeden yana olan bir grup var. Mecliste yaptığı konuşmanın ardından 18 Ocak 2017 Çarşamba günü Dışişleri Bakanı Gandur’un açıklamasını da unutmuş değiliz. Gandur, ABD Sudan’dan kısmi ekonomik yaptırımları kaldırdıktan sonra Tel Aviv ile olan ilişkileri yeniden gözden geçirecek misiniz diye ısrarla sorulan bir soruya, “Uluslararası ilişkilerde her şey mümkün”yanıtını vermişti. Halkın gösterdiği öfkenin ardından ise sözlerini yalanlamıştı. 

Şüphesiz Yahudi varlığına karşı atılması gerekli şeri eylem, normalleşme veya pazarlık değil. Çünkü bunların hepsi Allah’a, Rasûlü’ne ve müminlere ihanettir. Aksine bu meymenetsiz varlığı ortadan kaldırılıp kutsal toprakları yeniden ümmete iade etmek elzemdir. Biz, bu gibi muazzam eylemin İslam dünyasındaki Ruveybida ve gafil yöneticiler tarafından yapılamayacağına inanıyoruz. Böyle bir eylemi ancak yakında kurulacak Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devleti yapabilir.

  وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنْقَلَبٍ يَنْقَلِبُونَ“O gün zalimler hangi döndürülüşle döndürüleceklerini bileceklerdir.”^{[Şuara 227]}