ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı John Sullivan, Dışişleri ve Maliye Bakanı, Silahlı Kuvvetler Genelkurmay Başkanı, İçişleri Bakanlığı yetkilileri, Milli istihbarat Teşkilatı, güvenlik birimleri ve ABD’nin Sudan Büyükelçiliği maslahatgüzarı ile bir görüşme yaptı. Ayrıca kapalı kapılar ardında bazı dini liderler ile de bir araya geldi. Bakan Yardımcısı, Kuranı Kerim Üniversitesi Eş Şehit salonunda bir konferans da verdi. Konferansta ABD’nin Sudan politikasından bahsetti ve iki nokta üzerinde durdu: Birincisi: Sudan’da dini özgürlükleri güçlendirmek için bir plan sunup dini mezhepler konularını ele almak için yuvarlak masa toplantısı düzenlemek. İkincisi: Kore ile ilişkileri kesmek. Yanı sıra Bakan Yardımcısı Sudan hükümetinden uygulanması istenilen şu beş maddelik eski ABD direktiflerine de değindi; Sudan’da barışı tesis etmek, “terörle” mücadele çabalarını sürdürmek, ”Güney Kordofan ve Mavi Nil” silahlı grupların kontrolündeki bölgelere insani yardımların ulaşımını kolaylaştırmak, Güney Sudan’da barışın tesisine ve Tanrı’nın Direniş Ordusu (LRA) konusuna katkıda bulunmak.

Bakan Yardımcısının, Sudan Hükümetinin uygulaması için yeni talimatlar getirdiği açıktır. Talep listesi uzun, saymakla bitmez. Açıktır ki Sudan, Amerika Birleşik Devletleri eyaletinden bir eyalettir. Ya da bir memur devletidir. Görevi, devletin egemenliğini gözetmeksizin bölgede Amerikan çıkarlarına hizmet etmektir. Sudan hükümeti, “terörizmi” destekleyen ülkeler listesinden çıkmak hayaliyle Amerikalıların her istediğini uygulamaktadır. Şimdi de bu ziyaretinde ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı yukarıdakilere ek olarak yeni istek listesi getirmiştir!

Soruyoruz: Üstün Amerikan çıkarlarına hizmet etmek için sunulan bu dosyada Sudan halkının çıkarları nelerdir? Sudan halkının Kore ya da Tanrı’nın Direniş Ordusu veya Amerika’nın başarısız devlete yardım ile ne alakası var?

Kati tarihi deliller ve realite, Sudan halkının Amerika ile bağlantısı olan ve ajandasını uygulayan Sudan’daki rejim ile hiçbir ilgisinin olmadığını kanıtlamıştır. Sudan Cüneyhi, Amerikan ekonomik yaptırımlarının kalkmasının hemen ardından dibe vurmuştur. Bir dolar otuz Cüneyh’e tekabül etmektedir. Maliye Bakanı, ekmeğe verilen sübvansiyonları kaldırmak, Sağlık Bakanı da bütçe açığından dolayı ilaç ithalatını durdurmakla tehdit ediyor. ABD ambargosunun kalkmasının Sudan halkına ne gibi iyiliği dokundu ki. Oysa durum giderek daha da kötüleşiyor?

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, gerçekleri beyan etmekten ve sömürgeci Amerikan devletinin tek umursadığı şeyin çıkarları olduğunu vurgulamaktan asla usanmayacağız. Güney Sudan’ın bağımsızlığı öncesi bunu defaatla dile getirdik ve dile getirmeye de devam edeceğiz. Ama Sudan hükümeti, ülkeyi bölmek, halkını yoksullaştırmak, zenginliklerini yağmalamak, İslam’ı yasama ve yönetimden dışlamak isteyen Amerikan planlarını uygulamaya devam etmektedir. Bu da göstermektedir ki Sudan hükümeti, Amerikan hegemonyasını dışlayan ve Sudan halkının sorunlarını çözen alternatif köklü bir yönetim sunmaktan acizdir. Biz Sudan halkına bu köklü alternatifi sunuyoruz. İslam, hüküm ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devleti ile alternatif bir çözümdür. Sudan halkı, dünya ve ahiretin saadetine erişmek için Hilafetin kurulması yönünde çaba sarf etmelidir.

وَيَقُولُونَ مَتَى هُوَ قُلْ عَسَى أَن يَكُونَ قَرِيبًا“Ne zamanmış o?” diyecekler. De ki: “Yakın olsa gerek!”^{[İsra 51]}