Son zamanlarda bağlantılı hizip sistemi liderlerinin talimatıyla sözde kurtarılmış bölgelerde tek bir liderlik altında birleşme çağrıları çoğaldı.

Ey mübarek Şam toprakları Müslümanları! Mübarek Şam devriminin üzerinden on iki yıl geçti. On iki yıl boyunca Şam halkı katliam, zulüm, baskı, yerinden etme, yoksun bırakma, tutuklama ve soykırım gibi her türlü işkenceyi tatmıştır. Tüm bu yıllar ve tüm bu acılar, bağlantılı hizip sistemi liderlerinde birlik güdüsü yaratmamış, her hizip tek başına veya sözde “operasyon odaları” bünyesinde savaşmaya devam etmiştir. Nihayet devrim şimdiki hale gelmiştir. Sadece bu da değil, hizip sisteminin bileşenleri arasında hizip çatışmaları patlak vermiş, birçok fraksiyonun tasfiyesine ve sahadan uzaklaşmasına yol açmıştır. Tüm bunlar sözde sponsor ülkelerin “böl ve yönet” kuralına göre gerçekleşmiştir. Bağlantılı hizip sisteminin liderleri hala kirli siyasi paranın zehrini içmekte ve yemektedir. Para ve hükmetme sevgisinden dolayı bağlantılı her bir fraksiyonun lideri, fraksiyonunun bağımsızlığı için çalışmıştır.

Ey İslam’ın Payitahtı Biladu’ş Şam Müslümanları! Kuşkusuz saf ve söz birliği, şeri bir farz, halkın bir talebi ve acil bir zorunluluktur. Yalnız bu birlik, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın ipine göre olmalı, sorumlular, rejimi devirerek ve İslam’ın yönetimini kurarak Allah’ın rızasını aramaya çalışmalıdır. Ancak bu birlik, başta Türk istihbaratı olmak üzere sözde sponsor ülkelerin istihbaratları direktiflerine göre olur ve sorumlular, Şam tiranı ile uzlaşı veya sözde siyasi çözüm ile kafir Batı’nın memnuniyetini kazanmaya çalışırlarsa, o zaman şüphesiz Allah’ın rızasından ziyade batıl amaçlanan bir birlik çağrısı olacaktır.

Ey mübarek Şam toprakları Müslümanları! Hiç şüphe yok ki, Şam tiranı ile uzlaşı, sözde “muhalefet”i temsil eden bir tarafın olmasını gerektirir. Bu, barışın gereksinimidir. Sözde müzakere organının kurulması buna bir örnektir. Müzakere heyeti, Şam tiranı ile müzakere eden tek taraf olarak kabul edilmiş ve bağlantılı hizip sisteminin birçok bileşeninin katıldığı Riyad konferansında meşruiyet kazandırılmıştır. Bu nedenle birlik çağrılarının amacı, suç rejimini devirmek değil, aksine onunla uzlaşmak ve ona yeniden hayat vermektir. Bunun için atılan ilk pratik adım, rejimle normalleşme geçişlerinin açılmasıdır. Yine birlik çağrılarının amacı, Allah’ın Şeriatını uygulamak, emirlerine uymak değil, aksine laik sistemi uygulamak ve destekçilerin emirlerine uymaktır. Birlik çağrısı yapan yürüyüşlerin amacı, halkın birlik çağrısını benimsemesini işlenecek suçlar için meşru bir örtü olarak kullanmaktır.

Ey İslam’ın Payitahtı Biladu’ş Şam Müslümanları! Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللَّهِ جَمِيعاً وَلَا تَفَرَّقُوا“Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin.” ^{[Ali İmran 103]} Allah Subhânehu ve Teâlâ, sözde destekçi ülkelerin istihbarat iplerine değil kendi ipine sımsıkı sarılmayı emretmiştir. “Hep birlikte” demiştir. Yani Aziz ve Celil olan Allah’ın ipine sımsıkı sarılmak, toplu çalışmayı gerektirir, herkesin tek başına sımsıkı sarılmasını değil. Ardından tefrikayı da yasaklamıştır. Çünkü kitlesel kolektif eylemler, üretici eylemlerdir, devrimin gidişatını düzeltmeye ve istenilen hedefe ulaşmaya götüren etkili eylemlerdir. Kitlesel eylemler, Şam halkının inancından kaynaklanan net bir siyasi projeyi benimseyen bilinçli ve sadık bir siyasi liderliğe sahip olunca etkili olur.

Hizb-ut Tahrir’li kardeşleriniz, İslam akidesinden kaynaklanan açık ve kristalize siyasi bir proje taşımaktadır. Hizb-ut Tahrir halkına yalan söylemeyen bir liderdir. Ellerinizi onun elleri üstüne koyun. Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. Şam devrimini diri diri gömmek ve halkının fedakârlıklarını heder etmek isteyen ins ve cin şeytanlarının iplerini kesin. İşte bunda izzet, hâkimiyet ve zafer vardır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

يا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûl’ünün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” ^{[Enfal 24]}