Birkaç girişimde bulunan zalim Beşşar rejimi, bu girişimler sonucunda kendisini oyalayan, askeri gücünü tüketen ve saplantı haline gelen bazı çatışma bölgelerini nötralize etmeyi başardı. Askeri kuvvetlerini diğer cephelere sevk etmek amacıyla bazı çatışma bölgeleri ile ateşkes ve anlaşmalar imzaladı. Bu bölgeler kendisine sığınak ve geri kalan bölgeler için de sıçrama tahtası olacaklar. Bu ateşkesin bir takım sakıncaları var. Bazıları şunlardır:

- Ateşkes, zimnen rejimi tanımaktır. Oysa devrim onu devirmek için yapıldı. Bu ateşkes ona meşruiyet verecektir.

- Ateşkes, destekçiler ve muhalifler olmak üzere mücahitleri ikiye bölecek ve ayıracaktır. Onların saflarını zayıflatacaktır.

- Ateşkes, mücrim rejim güçlerinin, kontrol etmek ve kolayca zafer elde etmelerini sağlamak amacıyla başka bölgelere yoğunlaşmalarına imkân verecektir.

- Diğer bölgelerin savaşçı ruhunu zayıflatacak, nefisleri, böyle anlaşmaları kabul etmeye veya o bölgelerden çekilme hazırlayacaktır.

Sahil cephesinden ve Keseb bölgesinden birkaç Ketibe ve livanın geri çekilmesi, Müslümanların maruz kaldığı acıları iyice arttırdı. Hatta faciaya uğradılar. Geri çekilmenin nedeni, desteğin, para ve silah temininin durması olarak açıklandı. Oysa biz, kirli siyasi paraya bağlı olmanın tehlikesinden defaatla uyarmıştık. Çünkü bu kirli para musluğu, mübarek Suriye devrimciler ve cepheler yararına değil, parayı veren kesimler yararına uygun zamanda açılıp kapanmaktadır. Biz, mücahit kardeşlerimizi bu bubi tuzağına düşmekten sakındırıyoruz ve onlara Allah Subhânehu ve Teâlâ şu sözünü hatırlatıyoruz: وَلَا تَرْكَنُوا إِلَى الَّذِينَ ظَلَمُوا فَتَمَسَّكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ مِنْ أَوْلِيَاءَ ثُمَّ لَا تُنْصَرُونَ "Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez." ^{[Hud 113]} Ve onlara sabır ve sebat telkin ediyoruz. Yine onlara Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şu sözünü de hatırlatırız: إنما النصر صبر ساعة "Zafer ancak bir saat sabırdır." Ayrıca herkes şunu iyi bilmelidir ki zalimin ne bir ahdi ne de bir anlaşması vardır. Sırası geldiğinde ateşkes yapılan bölgeleri kontrol altına almak için tekrar geri dönecektir. İşte o zaman herkes, bunun bedelini ağır ödeyecektir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu: كَيْفَ وَإِنْ يَظْهَرُوا عَلَيْكُمْ لَا يَرْقُبُوا فِيكُمْ إِلًّا وَلَا ذِمَّةً يُرْضُونَكُمْ بِأَفْوَاهِهِمْ وَتَأْبَى قُلُوبُهُمْ وَأَكْثَرُهُمْ فَاسِقُونَ "Onların bir ahdi nasıl olabilir ki! Eğer onlar size üstün gelselerdi, sizin hakkınızda ne akrabalık, ne de antlaşma gözetirlerdi. Ağızlarıyla sizi hoşnut etmeye çalışıyorlar, oysa kalpleri buna karşı çıkıyor. Onların pek çoğu fasık kimselerdir." ^{[Tevbe 8]}

Ey İslam'ın kalbi Biladu'ş Şam Müslümanları! Sabredin ve sebat edin. Bu bir Allah'ın imtihanıdır. Sizler, şöyle demiştiniz bir hatırlayın: "Ölüme evet, alçaklığa hayır." "Ölüme evet, zillete hayır." "Allah'tan başka kimseye boyun eğmeyiz." Allah Subhânehu ve Teâlâ sizin hakkında şöyle buyuruyor: وَلَا تَهِنُوا وَلَا تَحْزَنُوا وَأَنْتُمُ الْأَعْلَوْنَ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ "Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz." ^{[Ali İmran 139]} Siz, devrim halkısınız ve Müslüman halksınız. Hatta siz, bu ülkeyi fetheden ve bu ülkeyi emanet olarak sizin sorumluluğunuza bırakan güzide Sahabenin varislerisiniz. Eğer Allah'a yardım ederseniz, Rabbiniz size zafer vadetmiştir. Tüm bu kurbanlar ve yıkımlardan sonra mücrim Beşşar'a boyun eğmek ve itaat etmekle bilin ki O'nun zaferine ulaşamazsınız. Aksine Raşidi Hilafet kurarak onu kökünü kazımakla zafer elde edilir. Hilafet, Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın bize bir vaadidir. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem aracılığıyla bunu bize müjdeledi. Şöyle buyurdu: ثم تكون خلافة على منهاج النبوة "Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır." Ki bu acısını yaşadığımız bu ceberut yönetimden sonra olacaktır. Biz, neredeyse onun kötülüklerinden kurtulmanın eşiğindeyiz. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu: وَقُلِ اعْمَلُوا فَسَيَرَى اللَّهُ عَمَلَكُمْ وَرَسُولُهُ وَالْمُؤْمِنُونَ وَسَتُرَدُّونَ إِلَى عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ "De ki: "Çalışın, yapın. Yaptıklarınızı Allah da, Rasûlü de, müminler de göreceklerdir. Sonra gaybı da, görülen âlemi de bilen Allah'ın huzuruna döndürüleceksiniz. O da size bütün yapmakta olduğunuz şeyleri haber verecektir." ^{[Tevbe 105]}