Dün bazı medyanın aktardığına göre, Doğu Guta ve ardından da diğer bölgelerde ateşkes müzakereleri hakkında görüşmelere başlanıldığını bildirdi. İçeriği ne olursa olsun, ister ateşkes isterse barış olsun, aslında bu, de Mistura’nın projesini uygulamaktan başka bir şey değildir. De Mistura’nın ortaya attığı proje, bir bölgede savaşın dondurulmasını, diğer bölgelerin de bunu takip etmesi için baskı yapılmasını öngörüyor... Böylece devrimi sona erdirmek ve Amerikan ajanı demokratik laik bir rejim üretmek için siyasi sürece hazırlık koşulları yaratılmış olacaktır.

Suriye devrimi, sanki sadece mücrim zalime karşı çıkmak için oldu da, sonunda ateşkese varılsın ve Amerikan siyasi çözümünü uygulamak için aynı masa etrafına toplanılsın. Suriye devrimi, sanki Allah’ın kelimesini yüceltmek için güzide ve hayırlı evlatlarını kurban etmemişe benziyor. Suriye devrimi, sanki acı çekmemiş, halkı sürgün edilmemiş ve kızlarının onurları çiğnenmemişe benziyor!

Amerika, Suriye halkı dâhil herkese, taraflara danışılmadan temelleri Cenevre 1’de atılan ve dünya âlemin, sahtekârlık ve saçmalığına tanık olduğu Amerikan siyasi çözümünü dayatmak için çalışıyor. Amerikan siyasi çözümünün amacı, rejimi yeni yüzlerle ve sakallı laiklerle yeniden yapılandırmaktır. Nitekim Tunus, Mısır ve diğer bölgelerde böyle yapıldı. Bu, kısır döngü demektir. Yalancı demokrasi altında İslam’dan başkasıyla hükmetmek için tekrar başa dönmüş olacağız. Kendi kaderimizi tayin yalanı altında dini hayattan ayıran ve Batı akidesinden fışkıran insan yapımı hükümleri tekrar uygulamış olacağız. Böylece sefalet, zulüm, adaletsizlik tekrar ülkeye egemen olacaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ ne kadar doğru söylemiştir:

وَمَنْ أَعْرَضَ عَنْ ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنْكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى “Kim Benim zikrimden yüz çevirirse, mutlaka onun için sıkıntılı bir geçim vardır. Ve kıyamet günü onu, kör olarak haşredeceğiz.”^{[Taha 124]} Batı sistemlerinin altında ne gibi mutluluktan bahsedebiliriz? İslam’ın ve onun hükümlerinin adaletinden başka bir adalet var mıdır? Yüz binlerce şehit kanı ve onca kurbanlar hakkında hesaba çekildiğimizde Rabbimize ne cevap vereceğiz?

Batı projelerinin maşaları olmak için aklı çelinenler ve Amerikan siyasi çözümü yolunda yürüyenler, çok büyük bir cürüm işlediklerini fark edeceklerdir. Çünkü bu, ilk önce İslam’a, sonra da Müslümanlara, onların kanlarına ve kurbanlarına karşı büyük bir ihanettir. Pişmanlık fayda etmez.

Hizb-ut Tahrir / Suriye Vilayeti olarak biz, İslam ümmetinin, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet farzına ulaşmak için bel bağladığı bu devrimin kaderiyle oynayanları şiddetle sakındırıyoruz. Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın rızası, şehitlerin kanları ve Suriye halkının acıları pahasına efendilerini hoşnut etmek için çalışanları da keza sakındırıyoruz. Bunları Cebbar ve Müntekim olan Allah’ın gazabından sakındırıyor ve diyoruz ki kâfir Batı, hedeflerine ulaştıktan ve koşullar kendi lehine istikrara kavuştuktan sonra sizden öncekileri bir kenara attığı gibi sizi de kaldırıp bir kenara atacaktır. Öğüt alan yok mu? Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu: 

وَلَا تَكُونُوا كَالَّتِي نَقَضَتْ غَزْلَهَا مِنْ بَعْدِ قُوَّةٍ أَنْكَاثًا“İpini kuvvetle büktükten sonra çözüp açan kadın gibi olmayın”^{[Nahl 92]} Ve şöyle buyurdu:

وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنْ ذُكِّرَ بِآَيَاتِ رَبِّهِ ثُمَّ أَعْرَضَ عَنْهَا إِنَّا مِنَ الْمُجْرِمِينَ مُنْتَقِمُونَ “Kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatıldıktan sonra onlardan yüz çevirenden daha zalim kim olabilir! Muhakkak ki biz, günahkârlara, lâyık oldukları cezayı veririz.”^{[Secde 22]}