Hizb-ut Tahrir / Tanzanya, kıyı bölgesindeki Rufiji ve Kibiti ilçelerinde yaşanan sel felaketinde hayatını kaybedenlere en derin taziyelerini iletiyor ve başsağlığı diliyor.

Hizb-ut Tahrir, 23.000’den fazla haneyi, 33.930,24 hektarlık ekili alanı etkileyen ve totalde 88.000 kişinin mağdur olduğu, temel hizmetlere ihtiyaç duyduğu, sosyo-ekonomik faaliyetlerin sekteye uğradığı bu sel felaketi nedeniyle aşağıdaki hususları belirtmek ister:

A- Bu sel felaketi, Julius Nyerere Hidroelektrik Barajı (JNHPP) projesindeki teknik kusurların yanı sıra politikacıların ihmalkarlığı ve sorumsuzluğundan kaynaklandığı için insan ürünüdür. Mart 2024 itibariyle baraj, 14,6 milyon litreye eşdeğer 164,8 metreküplük bir seviyeye ulaşmıştır. 6 milyon metreküp rezervuarı bulunan baraja, daha fazla su akışı engellenmediği için baraj suyunu boşaltmak zorunda kalmış ve bu da Rufiji Nehri’nin taşmasına yol açarak çevredeki sakinleri etkilemiştir. Sorumsuzluk ve ihmalkarlık açıkça görülebilir. Çünkü baraja bakan teknik ekibin önceden uyarılarda bulunduğu ve yaklaşan yıkımı öngördüğü halde politikacıların, insanları engellemek ya da tahliye etmek yerine yardım hizmetleri sağlamak için beklemeleri bunu gösteriyor.

B- Bu sel felaketleri, kapitalist projelerde, özellikle de mega projelerde halkın refahından ziyade kapitalistlerin ve açgözlü politikacıların çıkarlarının gözetildiğinin, halkın endişelerinin dikkate alınmadığını bir göstergesi. İnsanlara yardım etmeyi amaçlayan ve ‘stratejik projeler’ olarak adlandırılan diğer projelerle birlikte bu mega proje, daha faaliyete geçmeden insanlarını yaşamını ve mallarını tahrip etmiş ve ‘elden ele’ tarımsal faaliyetlerini yok etmiştir.

C- Gelişmekte olan ülkeler, her ne kadar bağımsızlıklarına kavuştuklarını iddia etseler de projeleri hala sömürgeci mirasın modelini taşımaktadır. Sömürge projeleri, yerel halka ve çevre bölgelere fayda sağlamaktan ziyade sömürgecinin ekonomik çıkarlarını gözetmektedir.

D- Doğru ideolojik temelden yoksun kaynaklar, insanların refahında gerçek bir değişim yaratmaz. Afrika, sosyo-ekonomik yaşamı standartlaştırabilecek çok büyük miktarda kaynağa sahiptir ancak ideolojik bağımsızlığı olmadığı için bu kaynaklar, açgözlü politikacıların ceplerine ufacık kırıntılar koyan sömürgeci Batılı kapitalistler tarafından yağmalanmaktadır. Yaklaşık 600 km uzunluğundaki Rufiji Nehri üzerinde kurulu baraj, Afrika’nın en büyük 3. barajıdır, ancak daha faaliyete geçmeden yıkıma neden olmuştur.

Temeli ve sistemleri itibariyle kapitalist ideolojinin başarısızlığı yapısaldır. Ana kaygısı insanları önemsemek değil, faydadır. Hilafet Devletinde uygulanacak olan İslam, manevi güce sahip olduğundan ve insanın dünyevi bütün amelini ahiretle ilişkilendirdiğinden dolayı insanların işlerini samimi bir şekilde güdecektir.