28 Temmuz 2018 Cumartesi günü meclis, Tunus ile Dünya Bankası arasında imzalanan kredi anlaşmasını onadı. Bütçe destek programı, hükümete yüzde 0,7’lik faiz oranıyla 1.280 milyar dinar kredi sağlıyor. Kalkınma ve Yatırım Bakanı Ziyad El Azari, kalkınma projelerini uygulamak için kredi almaktan başka çarelerinin olmadığını iddia etti. Bakan, devletin özelleştirilecek yeterli varlığı yok, kredinin durması kalkınmanın durması anlamına gelir diye konuştu. Kredi alınmaması talebinde bulunan milletvekillerine de bir çağrıda bulunan bakan, ödemeler dengesinde oluşan yapısal açıkları kapamak için çözüm sunmalarını istedi.

Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti olarak biz, bakan ve hükümetin sahip olduğu bu zihniyeti kınıyor ve diyoruz ki:

1- Malum, Dünya Bankası sömürgeci ülkelerin halkları kontrol etmek, dize getirmek ve kölesi yapmak için kullandığı bir enstrümandır. Bu ülkelerden kredi almak, egemenliğin heder edilmesi, Tunus ve halkını sömürgeciliğe ipotek etmek anlamına gelir. Bu durumda bağımsızlıktan ya da gerçek anlamda hükümetten bahsedilemez. Bunlar, hükümet olarak adlandırılan memurların uyguladığı talimatlardır!

2- Bakan, hükümetin kredi almaya mecbur kaldığını iddia ederek, projeleri finanse edebilecek başka bir kaynağa sahip olmadıklarını belirtti. Bu açıklama, hükümetin yağmacı şirketlerin kontrolünde olan ülke zenginliğini geri alma niyetinde olmadığını gösterir. Hükümetin, örneğin Fransız sömürgeciliğinden beri Fransız şirketinin kontrolünde olan tuz kaynağını geri almak için hiçbir programı yok. Bin Ali’nin İngiliz şirketlerine bedava devrettiği gaz sahalarını geri alma niyetinde de değil. Sonra bakana soruyoruz, Bin Ali yandaşlarının halk bankalarından aldıkları 12500 milyar dinar nerede? Bu, ölümcül kredilerden kurtulmak için tek başına yeterli değil mi? Sonra Kurucu Meclis’in açıkladığı on binlerce milyar tutarındaki ve halen Tunus’ta olan yağmalanmış fonlar nerede? Neden hükümet bunları geri almıyor ve bizi bağımlılık şerrinden kurtarmıyor?

Bu yönetici elit (hükümet ve muhalefet), Tunus servetinin Tunus halkının hakkı olmadığına inanıyor ve yozlaşmış insanların yağmaladığı kamu fonlarını geri almak umurunda değil. Sonra da tek çözümün düşmana başvurmak ve ona teslim olmak olduğunu iddia ediyor! Böylesi bir hükümet, Tunus halkının liderliğine layık mıdır?

3- Bakan, kalkınmanın tek çaresinin haram kredi olduğunu iddia ediyor. O ve onun gibi düşünen meclise diyoruz ki: Bizim ve sizin Rabbiniz olan Allah Subhânehu ve Teâlâ, faizi kesin bir dille haram kıldı. Şöyle buyurdu:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَذَرُوا مَا بَقِيَ مِنَ الرِّبَا إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ“Ey iman edenler! Allah’tan korkun. Eğer gerçekten inanıyorsanız mevcut faiz alacaklarınızı terk edin.”^{[Bakara 278]}

الَّذِينَ يَأْكُلُونَ الرِّبَا لا يَقُومُونَ إِلا كَمَا يَقُومُ الَّذِي يَتَخَبَّطُهُ الشَّيْطَانُ مِنَ الْمَسِّ ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ قَالُوا إِنَّمَا الْبَيْعُ مِثْلُ الرِّبَا وَأَحَلَّ اللَّهُ الْبَيْعَ وَحَرَّمَ الرِّبَا“Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, “Alışveriş de faiz gibidir” demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alışverişi helâl, faizi haram kılmıştır.”^{[Bakara 275]} Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem de şöyle buyuruyor:

اَلرِّبَا ثَلاثَةٌ وَسَبْعُونَ بَابًا أَيْسَرُهَا مِثْلُ أَنْ يَنْكِحَ اَلرَّجُلُ أُمَّهُ“Faiz, yetmiş üç babtır. Bunların en hafifi kişinin annesi ile zina etmesi gibidir.”Faiz ne kadar çirkin bir şeydir. Yiyen de bir o kadar iğrençtir. Cezası da çok büyüktür!

Ey bakan ve milletvekilleri!

Allah’ın haram kıldığı faizi helal mi kılıyorsunuz? Allah’ın Kitabındaki şu ayeti hiç mi okumuyorsunuz?

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَذَرُوا مَا بَقِيَ مِنَ الرِّبَا إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ * فَإِن لَّمْ تَفْعَلُوا فَأْذَنُوا بِحَرْبٍ مِّنَ اللَّهِ وَرَسُولِهِ“Ey iman edenler! Allah’tan korkun. Eğer gerçekten inanıyorsanız mevcut faiz alacaklarınızı terk edin. Şayet yapmazsanız, Allah ve Rasûlü tarafından açılan savaştan haberiniz olsun.” ^{[Bakara 278-279]} Borç batağına boğulduğumuzu görmüyor musunuz? Zira 53.000 milyar dinardan fazla dış borç var. Bu, toplam borcun yüzde 70,7’sine tekabül ediyor. Faize dayalı projelerin yıkım ve helaka neden olduğundan, bereketsiz geldiğinden ibret almıyor musunuz? Görmüyor musunuz? Faizi helal kılan kapitalist sistemin bir sonucu olarak ne kadar çok kredi alırsanız o kadar çok yoksullaşırsınız, dinar da o kadar çok düşer. Cabir’den rivayet edildiğine göre,

لَعَنَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ آكِلَ الرِّبَا وَمُؤْكِلَهُ وَكَاتِبَهُ وَشَاهِدَيْهِ وَقَالَ هُمْ سَوَاءٌ“Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem, “faiz yiyene, yedirene, şahitlik edene ve yazana lanet etti ve onlar günahta eşittir”buyurdu.” ^[Müslim]

Bu güzel ülke ve halkını nereye sürüklüyorsunuz? Bizi yıkım ve sömürgeciliğe sürüklediğinizi görmüyor musunuz? Sömürgecilik, bizi yönetecek, zillete düşürecek ve mallarımızı alacaktır.

Ey Müslümanlar!

Bu hükümet ve meclis, Tunus için tek çözümün yabancı borçlanma olduğunu iddia ediyor. Hizb-ut Tahrir olarak biz, Kuranı Kerim ve Peygamberimiz Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Sünnetinden türetilmiş pratik çözümler sunduk, ama bu egemen sınıf onlardan yüz çevirdi. Şimdi de sapıklıkta boğuluyor, bizi açgözlü en şerir düşmanın ayaklarının altına atmayı düşünüyor. Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın Peygambere indirdiği İslam’ın hükümlerine sırt çeviriyor. Oysa o hükümler, yaşadığımız bütün krizler ve geçim sıkıntısından bizi kurtaracak çözümler içeriyor! Allah Subhânehu ve Teâlâ şu sözünü geçersiz kıldılar:

ومَنْ أَعْرَضَ عَن ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَىٰ“Kim Benim zikrimden yüz çevirirse, mutlaka onun için sıkıntılı bir geçim vardır. Ve kıyamet günü onu, kör olarak haşredeceğiz.” ^{[Taha 124]} Böyle bir devlet mi istiyorsunuz?

Size ne oluyor? Elinizde İslam gibi Allah’ın Peygambere indirdiği yüce bir din var. Ekonomik sorunlar dâhil olmak üzere bütün sorunlarımızın çözümleri onda mevcut...

Hizb-ut Tahrir, Ukbe b. Nafi, Zeytune ve kahraman fatihlerin ülkesi olan Tunus halkına yönelik çağrısını yineliyor.

Halkımızı onurlandıran, ülkemizi ve dinimizi koruyan gerçek bir devlete ihtiyacımız var ve bu devlet, İslam’ı bertaraf eden ve bizi düşmanın ayaklarının altına atan sivil laik devlet olamaz. İhtiyacımız olan devlet, Allah’ın kurulmasını emrettiği devlettir. O devlet, Peygamberin Medine’de kurduğu ilk devlettir. Allah’ın Peygamberin halifesi olmasını emrettiği, Allah’ın hükümlerini uygulayan, dünyanın dört bir bucağında hayrı yayan devlettir o. Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu sözünü hatırlayın:

قَالَ اهْبِطَا مِنْهَا جَمِيعًا بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ فَإِمَّا يَأْتِيَنَّكُم مِّنِّي هُدًى فَمَنِ اتَّبَعَ هُدَايَ فَلَا يَضِلُّ وَلَا يَشْقَىٰ * وَمَنْ أَعْرَضَ عَن ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَىٰ“Allah, şöyle dedi: “Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan inin. Eğer tarafımdan size bir yol gösterici (kitap) gelir de, kim benim yol göstericime uyarsa artık o, ne (dünyada) sapar ne de (ahirette) sıkıntı çeker. Her kim de benim zikrimden yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.”^{[Taha 123-124]}