29-30 Kasım 2019 Cuma-Cumartesi günleri Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti gençleri ve sempatizanları, yerel otoriteye yapılan bildirim ve alınan onayın ardından “Tunus Devrimi, Gazze’ye yardım ve Filistin’in kurtuluşu için başlangıç noktasıdır.”başlığı altında El Hamamat kentinde gösteriler, başkent Tunus’ta da fotoğraf galerisi düzenledi. Ancak faaliyetin organizatörleri, sürprizle karşılaştılar. Binaya baskın düzenleyen güvenlik güçleri, geçmişte zorba Bin Ali ve zebanilerinin yaptıklarını anımsatacak şekilde etkinliklere engel çıkardılar.

Yöneticilerimizin dinsiz imansız Yahudileri ülkede ağırlaması, Jerba adasında dini ritüellerini eda etmeleri için koruma ve güvenlik sağlaması, adayı askeri ve güvenlik kışlasına çevirmesi ihanetin zirvesidir. Buna karşılık Tunus devrimindeki halkımız, Gazze ve Filistin’deki kardeşlerine destek olmaktan alıkonuluyor.

Peki, bu faaliyetler kim için yasaklanıyor? Yoksa Hizb-ut Tahrir gençlerinin, Filistin ve esaret altındaki Mescidi Aksa’ya yardım için ordulara yaptıkları seferberlik çağrısı, yöneticilerimiz ya da Yahudi varlığının uykusunu mu kaçırıyor?

Ez Zeytune ve Kayravan ülkesinde, homoseksüelliğe, CEDAW anlaşmasına ve insanları İslami kimliklerini terk etmeye çağrıda bulunanlara yol verilirken, Müslümanları İslam’ı uygulamaya ve kutsal yerleri kurtarmaya çağıranlar engelleniyor mu? Kuşkusuz bunu yapanlar, dünyada rezil rüsva, ahirette ise şiddetli azaba maruz kalacaklardır.

İslam temelindeki siyasi faaliyetlerin engellenmesi, bir suçtur. Ötesinde bir suç yoktur. Yahudilerin saldırıları karşısında Gazze’nin yardımına koşulması, Filistin ve esaret altındaki Mescidi Aksa’nın gaspçı Yahudilerden kurtarılması için Müslümanlara ve ordularına yapılan çağrının engellenmesi, şüphesiz suçların anasıdır. Yahudi varlığı ile normalleşme büyük bir ihanetse, peki dinsiz imansız Yahudileri ülkede ağırlayanlara, Gazze’ye yardımı ve Mescidi Aksa’nın kurtuluşunu engelleyenlere ne diyeceğiz?

Bu engelleme, Hizb-ut Tahrir gençlerini, Müslümanlara ve ordularına Filistin’i kurtarma çağrısı yapmasından asla alıkoymayacaktır. Rejimin haydutlarının yaptıklarına gelince, Filistin davasının ticaretini yapan ve normalleşmeyi ihanet sayan yöneticilerin siciline eklenmiş kara bir lekedir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

ضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ الذِّلَّةُ أَيْنَ مَا ثُقِفُوا إِلَّا بِحَبْلٍ مِّنَ اللَّهِ وَحَبْلٍ مِّنَ النَّاسِ وَبَاءُوا بِغَضَبٍ مِّنَ اللَّهِ وَضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ الْمَسْكَنَةُ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ كَانُوا يَكْفُرُونَ بِآيَاتِ اللَّهِ وَيَقْتُلُونَ الْأَنبِيَاءَ بِغَيْرِ حَقٍّ ذَٰلِكَ بِمَا عَصَوا وَّكَانُوا يَعْتَدُونَ “Nerede bulunsalar Allah’ın ve inanan insanların himayesinde olanlar müstesna onlara alçaklık damgası vurulmuştur. Allah’tan bir gazaba uğradılar, onlara aşağılık damgası vuruldu. Bu, Allah’ın ayetlerini inkâr etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmelerindendir. Bu, karşı gelmeleri ve taşkınlık yapmalarındandır.”^{[Ali İmran 112]}