Mutant Yahudi varlığı, hava, deniz ve kara birliklerini mobilize ediyor. Tüm Filistin’e, özellikle Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in İsra’sı Kudüs ve izzetli Gazze’ye acımasızca saldırıyor. Taşları ve ağaçları yakıyor, kanlar akıtıyor, kadınlara ve çocuklara kıyıyor. Tunus yöneticileri, her zamanki gibi kınama yayınlamayarak Güvenlik Konseyi’ne başvurdular, Filistin’de barış ve güvenliği sağlaması için Güvenlik Konseyi’ne yalvardılar! Tunus Dışişleri Bakanlığı, Cumhurbaşkanı Kais Said’in isteği üzerine Güvenlik Konseyi’nden, Filistin halkına yönelik saldırının derhal durdurulması ve tırmanan gerilimin sona erdirilmesi çağrısında bulunmasını istedi.

Bu alçak ve hain pozisyon karşısında Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti olarak biz, aşağıdaki gerçekleri açıklıyoruz:

1- Tunus yöneticilerinin başvurduğu Güvenlik Konseyi, Yahudileri mübarek toprak Filistin’e yerleştiren örgüttür. 1948’den bu yana Filistin ve Filistin halkına karşı işlenen tüm suçlar ve katliamlar Güvenlik Konseyi’nin onayıyla gerçekleşti.

2- Güvenlik Konseyi’ne başvurmak, gerilimin düşürülmesi çağrısı yapmak ve barışçıl çözümler arayışına girmek, Yahudi varlığını zımnen tanımaktır. Filistin halkına ihanettir, onlardan vazgeçmektir.

3- Tunus’un Güvenlik Konseyi’nden yardım talebi, ihanettir, yanlış yönlendirmedir. Çünkü Filistin, İslami topraktır ve İslami bir konudur, kurtarılması tüm Müslümanların sorumluluğundadır. Askeri bir sorumluluktur, Yahudi varlığının kökünü kazımak için orduları hareket ettirmekten başka kurtuluşu olamaz.

4- Filistin’deki savaş, Batı güçleri (Amerika ve Avrupa) liderliğinde dünya genelinde Müslümanlara karşı devam eden Haçlı seferlerinin bir parçasıdır. Müslümanların birliğini ve Hilafet Devletinin kurulmasını engellemek için bu pis Yahudi varlığı Batılı ülkelerin sadece bir askeri üssüdür. Bu nedenle Güvenlik Konseyi’ne siyasi olarak yalvarmak, düşmana sığınmaktır. Güvenlik Konseyi’nin gözetiminde Filistin gasp edildi, halkı katlediliyor ve onun işbirliğiyle Filistin sorunu diri diri mezara gömülüyor.

5- Müslümanların yöneticilerinin, Filistin ve Kudüs’e yardımdan geri durması ve ihanet bataklığına saplanması, Filistin’deki kardeşlerine yardım misyonundan orduları muaf tutmaz. Bu durumda inisiyatif almaları, Yahudi varlığının kökünü kazımak, Mescid-i Aksa ve Gazze’ye yardım etmek için harekete geçmeleri gerekir.

6- Batı ve yerel uşaklarına karşı devrim kıvılcımının patlak verdiği Tunus, bugün Peygamberimizin İsra’sı Kudüs ve Filistin’deki kardeşlerimize yardım kıvılcımının başlangıcı olabilir. Kitleler seferber olmalı, cihat görevlerini yerine getirmek, kötü yöneticilerin seçip beğendiği zillet tozundan silkinmek için subaylar ve askerlere baskı yapmalıdır. Tunus subayları, samimi askerleri ve gençleri, zafer ve kurtuluş ordularının öncülerinden olmaya hazırdırlar. Enerjilerine prangalar vuran ve onları kışlalara hapseden ajan liderlerinden elbette kurtulacaklardır. Filistin’in kurtuluşu, İsra toprağına entrikanın bir parçası olan ajan ve zorba yöneticilerin tahtlarını yıkmaktan geçiyor. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَإِنِ اسْتَنْصَرُوکُمْ فِی الدِّینِ فَعَلَیْکُمُ النَّصْرُ “Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, yardım etmek üzerinize borçtur.”^{[Enfal 72]}

#AqsaCallsArmies
#OrdularAksaya
#Aqsa_calls_armies
#الأقصى_يستصرخ_الجيوش