Cumhurbaşkanı Kais Said, içsel ortamı hazırladıktan ve dış destek aldıktan sonra anayasanın 80. maddesini etkinleştirdi. Ardından parlamentonun çalışmalarını askıya aldı, milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırdı ve başbakanı görevden aldı. Güvenlik güçleri ve ordunun yardımıyla yönetime el koydu.

Bu gelişmeler karşısında Hizb-ut Tahrir/ Tunus Vilayeti olarak biz, şunları ifade ediyoruz:

1-    Cumhurbaşkanı Kais Said’in bu eylemi, demokrasinin, seçimlerin ve uluslararası toplumun desteğinin büyük bir yalan olduğunu doğruluyor. Devrim hedeflerine ulaşmak, Batının gözetimi altında ve rızasıyla olmaz, mekanizmaları ve uygarlık projesi kapsamında da olmaz. Aksine Batı demokratik sistem ve yerli araçlarıyla olan alakayı kesmekle ve İslam’a göre Raşit bir yönetim kurmakla olur.

2-    Cumhurbaşkanı Kais Said ve arkasındaki Batılı güçlerin amacı, Tunus devriminin kalan izlerini ve formalite bile olsa başarılarını tasfiye etmektir. 14 Ocak 2011’den sonra devşirilen siyasi sınıfın, devrimin hedeflerine ihanet ettiği aşikâr. Çünkü İslam’ı iktidardan uzaklaştırdı ve insanların devrime kalkıştığı kapitalist sistemi yeniledi.

3-    Kais Said’in diktatörlüğü veya parlamenter demokrasi, Tunus’un yaşadığı siyasi, ekonomik ve insani krizleri çözemez. İkisi de Batı departmanlarında memurdur. Başlıca rolü, İslam’la mücadele, Batının ve yağmacı şirketlerinin çıkarlarını gözetmektir. Ümmet onların yönetiminde sadece sefalet ve sefillik yaşayacaktır.

Ey Tunus halkı! Demokratik kapitalist sistemin bozukluğundan bahsetmeden politikacılar ve müttefiklerinin yozlaşmışlığına odaklanmak, Batının insanların öfkesini iktidardaki insanlara yönlendirmek için tezgâhladığı sinsi bir oyundur. Bu oyunla Batı sistemi, hesap verebilirlik ve muhasebeden beridir. Ümmet kısır bir döngü içinde kalıyor, bazen seçimlerle, bazen de darbelerle oyalanıp duruyor. İslam’a dayalı gerçek değişimden ümmeti sarfı nazar ediyorlar. Hizb-ut Tahrir olarak biz, öfke oklarınızı kapitalist sisteme ve yerel bekçilerine yönlendirme çağrımızı yeniliyoruz. Güç ve kuvvet ehli içindeki samimileri de, İslami hayatı yeniden başlatmak, Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafeti kurmak ve İslam davetini dünyaya taşımak için yönetimi Hizb-ut Tahrir’e devretmeye çağırıyoruz. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَلَا تَرْكَنُوا إِلَى الَّذِينَ ظَلَمُوا فَتَمَسّكُمْ النَّار وَمَا لَكُمْ مِنْ دُون اللَّه مِنْ أَوْلِيَاء ثُمَّ لَا تُنْصَرُونَ “Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez.” ^{[Hud 113]}