Tunus halkının içinde bulunduğu ekonomik koşullar yüzünden son yıllarda ölüm botları ile İtalya’ya yapılan düzensiz göçte yoğun bir artış yaşanmıştır. Sadece gençler değil, aileler ve çocuklar da göç etmektedir. Ya denizde boğulma ya da açlık ve susuzluk nedeniyle ölenlerin sayısı da artmaktadır. Ölümden kurtulanlar ise, barınma merkezlerinde her türlü acıya maruz kalmaktadır. Barınma merkezlerinde gördükleri kötü muamele ve insanlık dışı koşullardan şikâyetçiler. Barınma merkezlerindeki tutukluların çığlıklarına rağmen Tunuslu yetkililer vurdumduymazlıklarını sürdürüyorlar!

Tunus rejiminin bu ölüm sessizliği karşısında Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti Medya Bürosu Kadın Kolları olarak biz, İtalya’da barınma merkezlerinde tutulan gençlerimizle dayanışma içinde olduğumuzu bildiriyoruz. İtalyan Temsilciler Meclisi ve Senato’nun ifadelerine göre, barınma merkezlerindeki göçmenlerin yaşam koşullarının sert ve aşağılayıcı olduğu bir sır değil. Özellikle insan hakları örgütleri ve insani yardım dernekleri bile barınma merkezlerine giremiyorlar.

Tunusluların bu merkezlerde çektikleri sıkıntı ve acıları görmezden gelen Tunus rejiminden rahatsızlık ve hoşnutsuzluğumuzu ifade ediyoruz. Ülkeden kaçışlarından doğrudan Tunus rejimi sorumludur. Uyguladığı başarısız laik politikaları, ülkede boğucu ekonomik krizin neden olmuştur. Göç edenler arasında sadece işsizler değil, memurlar bile var.

İtalya’da barınma merkezlerinde tutulan erkek, kadın ve çocukların berbat ve korkunç durumlarına sessiz kalan hükümeti şiddetle kınıyoruz. Barınma merkezlerinde tutulan Tunusluların gerçekliğini araştırmak veya tespit etmek zahmetine bile girmemiştir. Barınma merkezlerinde tutulanlara uyuşturucu madde enjekte edildiği, bunun sonucunda içlerinden birinin öldüğü haberlerine bile kayıtsız kalmıştır. Bu ihmalin kasıtlı olduğunu düşünüyoruz, çünkü ihmalkârlığı, esas itibariyle sömürgeci ajandayla uyumludur. Kolonyal ajandaya göre nerede olursa olsun ve nereye giderse gitsin Müslümanın izzet ve haysiyeti yoktur.

Bu dosya, bu hükümetin daha doğrusu bu kapitalist rejim ve onun laik sistemlerinin insanların işlerini güdemediğinin apaçık kanıtıdır. Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet, Müslümanların yegâne hamisi ve koruyucusudur.

Sonuç olarak Hizb-ut Tahrir, bu zamanda köklü değişimin öncüsüdür, dünyadaki İslami grupların lideridir, halkına doğru söyleyen, onlarla etkileşime giren, onlara öğüt veren, işlerinin güdülmesini önemseyen ideolojik bir partidir. O yüzden ümmetin çocuklarını Hizb-ut Tahrir’i kucaklamaya, İslami hayatı yeniden başlatmak için onunla birlikte çalışmaya çağırıyoruz. Abdullah ibn Ömer’den rivayet edildiğine göre Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem, şöyle buyurmuştur:

أَلَا كُلُّكُمْ رَاعٍ، وَكُلُّكُمْ مَسْؤولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ، فَالْأَمِيرُ الَّذِي عَلَى النَّاسِ رَاعٍ، وَهُوَ مَسْؤولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ“Hepiniz çobansınız ve her biriniz kendi güttüklerinden sorumludur. Emir insanların çobanıdır ve güttüklerinden sorumludur.”^[Müslim]