Bugün Susa kentinde meydana gelen terörist saldırıyı şiddetle kınıyoruz... Kurbanların sayısı, eylemin sembolik boyutu ve eyleme göz yumulması elbette önemlidir. Ama daha önemli ve tehlikeli olanı ise olayın hangi koşullarda meydana geldiğidir. Tunus’un yeni yöneticileri, Tunus’u BM’nin emrine amade kılarak komşu Cezayir ile ilişkileri sıkıntıya soktular. Libya’daki durumu içinden çıkılmaz bir halde getirdiler. Tunus, niteliksiz kimseler tarafından askeri ve belirsiz güvenlik anlaşmalarına itildi. İşte olay böyle bir ortamda meydana geldi. Herkes, bir gün bu yaptıklarından pişman olacaktır, ama o gün pişmanlık fayda etmeyecek.

Şuana kadar hükümetler, terör konusunda gerçeği söylemediler. Hatta terörün ekmeğine yağ sürdüler ya da ondan istifade ettiler. Ama bu kez ki terörizm, çok ama çok daha tehlikeli, herkesi yutacaktır. Çünkü bu kez terör, NATO gözetimi altındadır. NATO ise Libya ve Cezayir için yeni koşullar öngörüyor. Burada -Allah korusun- Tunus ve çevresini yeni bir Irak yapma arzusunda olanlar da var...

Hükümete soruyoruz; acizsiniz, ülkenin işlerini yürütemiyor, ülkeyi koruyamıyorsunuz. Ülke, iradesi dışında korkunç anlaşmalara sürükleniyor. Tunus, bölgesel ve uluslararası çember altına alınıyor. Terör doğru bağlamda anlaşılamadığı için durdurulamıyor. Mevut politikacılar, ahmak. Sırf iktidarda kalmak ya da potansiyel iktidar umuduyla Tunus’u efendilerine peşkeş çekiyorlar… Şimdi soruyoruz, peki tüm bunlardan sonra ne var? Siz, yanlış sorulara yanlış yanıt vermekten başka ne yapıyorsunuz?

Tunus’u teröristlerden, beceriksiz insanlardan, ajanlardan kurtarmak günümüzün en önemli gündem maddesidir.