Günlerdir Kerkennah Adası, aşırı gerginliğe tanık olmaktadır. Hükümet, İngiliz şirketi “Petrofac” önünde oturma eylemi düzenleyen işsiz protestoculara karşı aşırı şiddet kullanmaktadır. Aylardır İngiliz şirketi önünde oturma eylemi düzenleyen protestocular, devlet temsilcilerinin de katılımıyla imzalanan önceki bir anlaşmanın yeniden aktif hale getirilmesini talep ediyorlar. Kerkennah ahalisi, benzeri görülmemiş şekilde tüm imkânlar seferber edilerek güvenlik tedbirlerinin hat safhaya çıkarıldığına tanık oldular. Oturma eyleminin barışçıl bir şekilde dağılmasının ardından dahi güvenlik güçleri, bir dizi protestocuyu gözaltına aldılar. Bu da hükümetin, işsizlik ve diğer toplumsal sorunlarla ilgili olarak, özellikle de İngiliz petrol şirketinin çıkarları söz konusu olduğunda güvenlikçi politikadan başka bir çözüm bilmediğinin açık göstergesidir.

Protestocuların barışçıl talepleri karşısında şiddet kullanmak, hükümetin son dönemde İngiliz şirketinin CEO’su öncülüğünde medyanın kışkırtma kampanyasının gazına geldiğini teyit eder. Birkaç gazete, kamu ve özel radyo istasyonları, faaliyetini sürdürebilmek için İngiliz şirketinin güvenliğini sağlama sorumluluğunun hükümete ait olduğuna dair devleti ajite ettiler. Müdahale olmadığı takdirde şirketin terör eyleminin hedefi olabileceğini söylediler. 

Hükümetin protestoculara karşı ısrarla şiddet kullanma isteği, ülkeyi saran toplumsal sorunlara çözüm bulmaktan aciz kaldığını gösterir. En önemli sorun da işsizlik sorunudur. Hatta şu an Kerkennah Adası’nda olduğu gibi sorun, birkaç kişiyle sınırlı olsa bile hükümet çözüm üretmekten acizdir. Ancak öte yandan protestocuları gözaltına almak söz konusu olduğunda, hükümetin karadan ve denizden güvenlik güçlerini seferber ettiğini görüyoruz. Hükümet, aşağılamak, protestocuları susturmak ve ülkenin servetini yağmalayan sömürgeci kapitalist şirketlerin çıkarlarını korumak için Firavunlaşıyor. 

Bu zulüm ve vurdumduymazlık karşısında Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti olarak biz, tüm onurlu ve bilge insanları, haklarını arayan mazlumların safında yer almaya ve insanların işlerini sürekli ihmal eden Tunuslu yöneticileri muhasebe etmeye çağırıyoruz. Yöneticileri muhasebe etmemek, onların ülkeyi yıkım ve tahribata götüren bu politikayı sürdürmelerine neden olacaktır. Bu olaylar, Nübüvvet metodu üzere Hilafet sistemini kurmak için sadece bizim çalışma azim ve kararlılığımızı artıracaktır. Hilafet, insanların haklarını ve onlarca yıldır yağmalanan ülkenin servetinden onlara düşen paylarını güvence altına alacaktır.