Karanlık güçlere bağlı polisler, hırsızlar gibi 29 Ağustos 2016 Pazartesi gecesi Ariyana Sukr kavşağındaki Hizb-ut Tahrir genel merkezine ikinci kez baskın düzenlediler. Baskında çatıda asılı parti flama ve bayrağını yırttılar. 14 Ağustos 2016 Pazar gecesi düzenlenen baskında da partinin flama ve bayrağını yırtmışlardı.

Rejimin zebanileri, Rabbi ile aziz, dini ile güçlü ve Allah konusunda hiçbir kınayıcının kınamasından korkmayan parti karşısında bir sivrisinek gibi olduklarını biliyorlar. Bu yüzden tüm hazırlıklarını yapan ve 300 mafya çetesi çevik kuvvetle rejimin zebanileri, 29 Ağustos 2016 Pazartesi günü parti genel merkezine baskın düzenlediler. Ve kapıyı kırarak zorla içeri girdiler. Bir daha asılmasın diye binanın çatısındaki parti flamasının asılı olduğu gönderi sökmek istediler. Başlangıçta mafya çetesi çevik kuvvet, Ariyana Belediyesinin logoyu kaldırma kararını uygulamak için geldiğini iddia etti. Büro yetkilisi ilgili mahkeme kararını isteyince, mahkemenin böyle bir kararı olmadığı açığa çıktı. Şebbihalar, idari, hukuki tüm prosedürleri ve siyasi normları ihlal ederek flama ve bayrakların asıldığı gönderi söktüler.

Tunus hükümeti, güvenlik doktrini formüle etmek ve Tunus için güvenlik stratejisi belirlemek amacıyla İçişleri Bakanlığını İngiliz Büyükelçiliğine devretti. Ardından hükümet, Avrupalı efendilerine ve Tunus halkının düşmanlarına İçişleri Bakanlığına bağlı polislerin aldığı eğitimin boş yere olmadığı göstermek istedi. İşte Hizb-ut Tahrir ve İslam davasını güdenlere ustaca saldırının nedeni budur.

Tunus hükümeti, Hizb-ut Tahrir ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet davasına alenen meydan okuyor. Düşünce, siyaset, zalim ve adaletsiz yasalar yoluyla bunu yapamadığı için kendi kanunlarını hiçe sayarak zorbalık ve kabadayılık eylemlerine başvurmaktadır. Bin Ali ve selefi Burgiba döneminde olduğu gibi çevik kuvveti emrine amade kılmaktadır.

Hükümet, Hizb-ut Tahrir’in bağlandığı İslam hükümlerinin hakkı haykırmayı emrettiğini bilmiyor mu? Hükümet ve zebanileri şekilleri değişecek kadar zillet suyundan içmişlerdir. Bilmelidir ki zeliller, izzetlilere asla üstün gelemezler. 

Hükümet ve çeteleri ile İngiliz efendileri, hesap gününün çok yakın olduğunu bilmiyorlar mı? Müslümanlar, onların işlediği suçları asla unutmayacak ve göstergesi ufukta beliren Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletinin de Mekke özgürleri gibi özgürleri olacak. Ama öyle başlar ve eller olacak ki Kâbe’nin örtüsüne de tutunsalar yine de başları ve elleri kesilecektir. O gün Avrupalılar, Amerikalılar ve NATO asla fayda etmeyecektir. Zira son pişmanlık fayda etmez.

إِنَّ الَّذِينَ يُحَادُّونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ أُولَئِكَ فِي الْأَذَلِّينَ كَتَبَ اللَّهُ لَأَغْلِبَنَّ أَنَا وَرُسُلِي إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ “Allah’a ve Rasûlü’ne düşman olanlar var ya, işte onlar en aşağı kimselerin arasındadırlar. Allah, “Şüphesiz ben ve Rasullerim galip geleceğiz” diye yazmıştır. Şüphe yok ki, Allah çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.” ^{[Mücadele 20-21]}