Getirilen yasak, masum insanların ölümüne neden oldu. “Muhammed Enver El Sakravi” güvenlik birimlerince öldürüldü. El Sakravi’nin hiçbir suçu yoktu. Sadece ülke servetini yıllardır yağmalayan sömürgeci kâfirden geri almak için ailesi ve kardeşleri ile birlikte protesto amacıyla sokağa çıkmıştı. Halk sefalet ve yoksulluk içinde kıvranırken sömürgeci kâfir ülke kaynaklarını yıllardır talan ediyor. Es Sebsi, 10 Mayıs 2017 günü bir konuşma yaptı. Sonrası ise malum. Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti olarak biz, 11 May 2017 tarihinde yayınladığımız bildiride, yasal haklarını talep etmek için sokağa dökülen protestocuları Cumhurbaşkanının askeri güçle tehdit etme riskine karşı şöyle diyerek bir uyarıda bulunmuştuk:

“El Baci Kaid es Sebsi’nin askeri güç safsatası açıkça şunu gösterir:

1- Yasama ve yürütmesiyle bu demokratik sistem, yalan yere halka hizmetten dem vurmaktadır. Kuşkusuz bu demokratik sistem, Batı sömürge şirketlerinin çıkarlarına hizmet etmek için sadece bir araçtır. Tatavin, Kabili, Kayravan, Sevasi ve ülkenin diğer kentlerinde göstericiler, ülke servetinden paylarını almak ve 60 yıldır ülke zenginliklerini yağmalayan sömürge şirketlerinin hegemonyasından kurtulmak için sokaklara döküldüler. Yönetici ise göstericileri silahla tehdit etti. Zengin bölgelere ordu ve askeri kuvvet gönderen es Sebsi’nin bu müdahalesi, 2012 yılında yayınlanan muhasebe departmanı raporlarına göre yolsuzlukları kanıtlanan ve Tunus halkının zenginliklerini çalmak için hükümetlerle işbirliği yapan sömürge şirketlerini korumak içindir.”

İşte olaylar, uyarılarımızın doğruluğunu kanıtladı. Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti olarak biz yineliyoruz:

1- Hükümetin bu yaklaşım tarzı, yöneten ile yönetilen arasındaki sözleşmeye ihanettir. Kamuoyu şunun farkında olmalıdır. Tunus yönetimi, tüm sorunları kökten çözen İslam hükümlerini ısrarla reddediyor. Bu reddediş, Amerika öncülüğünde İslam’a karşı yürütülen küresel Haçlı Seferine ortak olmaktır.

2- Cumhurbaşkanı, hükümet ve yandaşları olmak üzere egemen sınıfa diyoruz ki: Çok feci bir şey yaptınız. İki suç birden işlediniz. Birinci suçunuz, zenginliklerimizi yağmacı sömürgeciliğe teslim ederek emanete ihanet etmek ve bu kaynaklardan halkı mahrum bırakmaktır. İkinci suçunuz ise yasal haklarını talep eden göstericileri öldürmektir.

3- Küstah Tunus egemen sınıfının, güvenlik birimleri ve askerleri halk hırsızlarının güvenlik görevlisi haline dönüştürmesi makul müdür? Ölümle sonuçlanan kaba kuvvetle protestocuları dağıtmak ve çadırları yakmak için talimat vermek akla izana uygun mudur?

4- Ey Tunus hükümdarları! Nedir bu böyle? Bu körlük niye? Etrafınızda olanları gerçekten görmüyor musunuz? Etrafınızdaki bu ümmet, ülkeyi sömürgeden, yağmacılardan, servet hırsızlarından kurtarmak için intifadaya kalkmıştır. Siz, bu ümmete mi düşmanlık yapıyorsunuz? Tunus halkı, kahraman komutanların torunlarıdır. İhanet ve suçlarınıza tanıklık ettikten sonra korkup boyun eğeceğini mi düşünüyorsunuz?

5- Size yakışan insanların bu bilinç ve uyanıklığını kendinize dayanak edinmektir. Bu bir güç faktörüdür. Bu güç faktörü ile sömürgeci ve ümmetin servetini yağmalayan emperyalist şirketlerle boy ölçüşebilirsiniz.  Keşke gençlerdeki bu kararlılık ve dinamiği güç ve kuvvet ehli ile birleştirseydiniz? Yoksa siz, düşmanlarımıza itaatten başka bir şey bilmiyor musunuz?

6- Size gelince ey subaylar, askerler, polisler ve güvenlik birimleri! Hırsız sömürgeci kâfiri korumak için kardeşlerinizi nasıl darp edebiliyorsunuz? Bunu nasıl yapabilirsiniz? Siz Müslüman değil misiniz? Allah Subhânehu ve Teâlâ kutsal kitabında şöyle buyurduğunu duymadınız mı?

من قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِ نَفْسٍ أَوْ فَسَادٍ فِي الْأَرْضِ فَكَأَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَمِيعًا وَمَنْ أَحْيَاهَا فَكَأَنَّمَا أَحْيَا النَّاسَ جَمِيعًا “Kim, bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur.” ^{[Maide 32]} Bu egemen sınıf, sizi kardeşlerinizi öldürmek ve baskı yapmak için gönderiyor, sakın ha onlara itaat etmeyin. Aksine ülkenizi sömürgeci ve ihanet edenlerden kurtarmak için kardeşlerinizle tek bir yürek olun.

لَنْ يَزَالَ الْمُؤْمِنُ فِي فُسْحَةٍ مِنْ دِينِهِ مَا لَمْ يُصِبْ دَمًا حَرَامًا “Haram kan dökmedikçe mümin dinin himayesi altındadır.”