Bizi; başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden azat olan Ramazan-ı Şerif'e kavuşturan Rabbimize hamd olsun. Hilafetsiz 93 Ramazan geçti. İşte yeni bir Ramazan-ı Şerif'i daha bölük pörçük bir şekilde karşılıyoruz. İslâm ümmeti, Hilâfet Devleti'nin Hicrî 1342'de yıkılmasından bu yana, hiçbir Ramazan ayına birlikte başlayamadı. Zira Halifemizin olduğu dönemde bizler, hep birlikte aynı gün oruca başlıyor ve aynı gün bayram yapıyorduk. O günden bugüne bir felâketten diğer bir felâkete, bir musibetten diğer bir musibete savrulup durduk. Birliğimiz parçalandı ve kuvvetimiz yok oldu. Çünkü devletimiz yıkıldı.

Bir milyardan fazla nüfusumuz olduğu halde, âdeta suyun önünde sürüklenen çer-çöp misali Rasulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem'in şu kavli üzerimizde tecelli etti: "Yiyicilerin (oburların) tabakları üzerine üşüşmeleri gibi ümmetlerin (diğer milletlerin) her taraftan sizin üzerinize üşüşmeleri yakındır." Dedik ki: "Yâ Rasulallah! Bu, bizim o zaman (sayıca) çok az olmamızdan dolayı mıdır?" Dedi ki: "Siz o zaman çok olursunuz, velâkin selin köpüğü gibi köpükler (ağırlığında) olursunuz ki düşmanlarınızın kalbinden sizin heybetiniz çıkar ve sizlerin kalbine de vehen girer." Dedik ki: "vehen de nedir?" Dedi ki: "Dünyayı sevmek ve ölümü kerih görmektir." [Ahmed İbnu Hanbel]

İşte böylece başta Amerika ve İngiltere olmak üzere azgın haçlılardan oluşan kalabalıklar İslâmî beldeler üzerine üşüştüler. Mübarek toprakları işgal ettiler, Müslümanların evlatlarını katlettiler. Müslümanların mahremini ve mukaddesini ayaklar altına alıp servetlerini yağmaladılar. Onların engelleyen hiç kimse de olmadı. Aksine Müslümanların başındaki yöneticiler, bu sömürgeci kâfirlerin politikalarına hizmet edip çıkarlarının bekçiliğini yaptılar. Kendi halklarını bırakıp kâfirleri dost edindiler. Şimdi ise, Müslümanların zalim ve diktatör yönetimlere karşı başlattıkları tertemiz kıyamlarını kirletmek için çalışıyorlar. Suriye ve Irak'ta Müslümanların kanlarına ihanet etmek için birbirleri ile yarışıyorlar.

Ey Müslümanlar! Sizler biliyorsunuz ki; Ramazan ayı Kur'an ayıdır. Ramazan ayı rahmet, mağfiret, bereket ve bağışlanma ayıdır. Öyleyse bu Ramazan ayında farzların yanında nâfile ibâdetlerinizi çoğaltın. Tövbe ve istiğfarlarınızı artırın, Rabbinizin huzurunda secde ve rükûlarınızın süresini uzatın. Sizler yine biliyorsunuz ki; Ramazan ayı cihad ve fetih ayıdır. Râşid-î Hilâfet'i kurmak ise diğer farzların kendisiyle tamamlandığı en azîm farzdır. Hilafet farzların tacıdır. Cihâd sancağı ancak onunla yükselir. Can, mal ve ırzlar ancak onunla korunur. Müslümanlar eski izzet, itibar ve heybetlerine ancak onunla yeniden kavuşur. O halde bu Ramazan ayında, Raşid-i Hilafet Devleti'ni ikame etme farzını yerine getirmek için hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadan çalışmaya başlayın.

Ey Müslümanlar! Artık daha fazla beklemeyin. Hilafet'in ikamesi için çalışın. Çalışın ki, bu ay Hilâfetsiz karşıladığımız son Ramazan ayı olsun. Ramazanlarımız, geçmişte olduğu gibi yine zaferler ve fetihlerle dolsun. Muhakkak ki bu, Allah'a hiç de zor değildir. Bu vesileyle Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilayeti olarak, siz kerim Müslümanların Ramazan-ı Şerif'ini tebrik eder, bu ayın Raşid-i Hilafet'in ikamesi için nusret ayı olmasını ve tüm İslam ümmetine hayırlar getirmesini âlemlerin Rabbinden niyaz ederiz.

يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ

"Ey imân edenler! Allah ve Rasûlü sizi, size hayat verene çağırdığında icâbet edin. Bilin ki Allah kişi ile kalbi arasına girer ve siz muhakkak O'nun huzurunda toplanacaksınız." [el-Enfâl 24]