24 Temmuz 2009 tarihinde, güneş henüz doğmadan 05:00 civarında, 23 ilde yüzlerce Hizb-ut Tahrir şebabının evlerine emniyet güçleri tarafından çirkin bir şekilde baskın yapıldı. Bu baskınlar neticesinde Hizb-ut Tahrir'in seçkin üyelerinden ve sempatizanlarından 200 kişi gözaltına alındı. Zulümde sınır tanımayan emniyet güçleri, haber ajanslarına verdikleri yalan beyanlarda Müslümanların izzet ve şerefini iade etmek için Raşidi Hilafet Devletini yeniden kurmaya çalışan Hizb-ut Tahrir şebabının Türkiye'yi kana bulayacak provakatif eylem hazırlığında oldukları iftirasını öne sürerek zulümlerine zulüm kattılar. Öte yandan Türkiye'nin en doğusundan en batısına kadar yaptıkları operasyonlar Hizb-ut Tahrir'in ümmet tarafından ne kadar kabul edildiğini gözler önüne sermektedir ki böylelikle Hizb-ut Tahrir'in halka düşman olduğu izlenimini vermek isteyen emniyet güçleri kendilerinin ne kadar aciz ve bilgisiz olduğunu bir kez daha ortaya çıkarmışlardır.

Hizb-ut Tahrir'in öncülüğünü ettiği Hilafet fikri, İstanbul'dan Van'a kadar tüm Türkiye'yi kuşatmış ve Hilafet artık halkın vazgeçilmez özlemi haline gelmiştir. İslam Ümmeti'nin bayraktarı olan Müslüman Türk halkı bu zelil hayattan kurtuluş reçetesinin ancak Hilafet'te mevcut olduğunun farkına varmıştır. Nitekim şiddetli bir şekilde esen hilafet kasırgası, zalim otoritelerin tahtlarını sarsmaktadır.

Ey Türkiye Müslümanları!

Biz sizdeniz ve sizinle beraberiz. Bu açıklama ile Türkiye yöneticilerine şöyle sesleniyoruz:

Eğer, sizin Hizb-ut Tahrir'in şebabını zorbaca tutuklamanıza cesaret veren şey; Hizb-ut Tahrir'in silahlı eylem yapmaması, öldürme ve suikast eylemleri yapmamasına dair bilginiz ve Hizb-ut Tahrir'in sizden intikam almasından korkmadığınız için cesaret buluyorsanız size şunu deriz: Biz gerçekten silahlı eylemleri benimsemeyiz ve yapmayız. Fakat sizi silahlı eylemlerden daha şiddetli olan şu iki hususla uyarıyoruz:

Birincisi: Allah ^{[Subhânehu ve Te'alâ]} tarafından çok şiddetli bir azabın verilmesidir. Allah'ın ^{[Subhânehu ve Te'alâ]} bu azabı zalimlerden uzak değildir. إِنَّ الَّذِينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَرِيقِ Muhakkak ki mü'min erkeklere ve mü'mine kadınlara eziyet edip sonra tövbe de etmeyenlere, cehennem azâbı ve (orada da) yanma cezası vardır. ^{[Burûc 10]}

İkincisi: Allah'ın ^{[Subhânehu ve Te'alâ]} izniyle yakında kurulacak olan Hilafet Devleti'nin vereceği cezadır. Zira Allah'a ^{[Subhânehu ve Te'alâ]} ve Resulüne ^{[SallAllahu Âleyhi ve Sellem]} karşı savaşan, İslam'a ve müminlere kötülük ve eziyet edenler, Hilafet Devleti'nin adil cezasından asla kurtulamayacaklardır.

Biz, sizi bu iki hususla uyarıyoruz. Eğer kendinize iyilik yapmak istiyorsanız; sırf  "Rabbimiz Allah'tır" dedikleri için tutukladığınız Hizb-ut Tahrir şebabını derhal serbest bırakın!.. Böyle yaparsanız; günahlarınızı bağışlatmış, hesap defterinizin sahifelerine ışık saçan satırlar yazdırmış olursunuz. O satırlar sadece selim kalp ile gelenler hariç, malın ve çocukların fayda vermeyeceği günde size faydalı olacaktır. Yok, eğer günahta ısrar ederek bu muttaki ve temiz şebabı tutuklamaya devam ederseniz biliniz ki; Allah'u Teala ihmal edici değil, mühlet vericidir. وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنقَلَبٍ يَنقَلِبُونَ  Zalimler, nasıl bir inkılâb ile devrileceklerini yakında bileceklerdir. ^{[Şuara 227]}

Hizb-ut Tahrir
Resmî Sözcü Yardımcısı
Türkiye Vilâyeti