Hizb-ut Tahrir, Mübarek Ramazan ayının ilk Cuma gününün faziletli atmosferi içerisinde eş zamanlı olarak Endonezya'dan Fas'a kadar faaliyet gösterdiği birçok ülkede, genel olarak İslam Ümmetine, özel olarak ise güç ve kuvvet ehline yönelik sondan bir önceki çağrısını yaptı. Böylece Hizb-ut Tahrir, bu muazzam ve sıcak çağrıya "Sondan Bir Önceki Çağrı" ismini vererek, Hilafete ne kadar yakın olduğunu dost düşman herkese göstermektedir. Zira Hizb-ut Tahrir, faaliyetlerini elliden fazla ülkeye yaymış, Raşidi Hilafet için gerekli olan tüm hazırlıkları tamamlamış, Hilafet'in dünya genelinde kamuoyu olmasını sağlamış ve Allah'ın izniyle Ümmet içerisinde, Ümmetle birlikte sona doğru yaklaşmıştır.

Hizb-ut Tahrir, daha öncede bu minvalde iki çağrıda bulunmuştu. Bunların birincisi; 17 Ağustos 1969'da yani bundan yaklaşık 50 yıl önce idi. Bu çağrı, Müslümanlar nazarında İslam'ın fikir ve hükümlerine olan güvenin azaldığına dikkat çekmek içindi. Çünkü bu güven sarsıntısının, Müslümanlar arasında gözle görülür bir vakıası vardı! İşte bu yüzden Hizb-ut Tahrir, İslam'ın fikirlerine yeniden güven kazandırmak için bu uğurda elinden gelen tüm çaba ve gayreti sarf etti. İkincisi ise 2 Eylül 2005'de, yani bundan on yıl önce idi. O zaman bu çağrı, çok sıcak bir ortamda yapıldı. Çünkü başta Amerika olmak üzere Batı, yıllarca Müslümanlar arasında oluşturmak istedikleri güven sarsıntısının, Hizb ve diğer samimi Müslümanlar tarafından bertaraf edildiğini gördü. Yine Müslümanların adım adım Hilafet için çalışmaya doğru yöneldiğini de gördü. Bunun üzerine bazen doğrudan, bazen de işbirlikçileri eliyle Hizbe olan saldırılarını arttırdı. Bu ikinci çağrıda Amerika ve Batının, genelde tüm Müslümanlara, özelde ise Hilafet için çalışanlara olan düşmanlıkları açıklanmış ve Müslümanların Hilafete doğru yürüyüşlerini engellemek istedikleri belirtilmişti.

Bugün ise sondan bir önceki bu çağrıyı; Müslümanlar nazarında Hilafetin kamuoyu olduğu bir zamanda yapıyoruz. Geriye sadece Allah'ın izniyle Ensar gibi Ensarların, Sa'd gibi Sa'dların kaldığı bir zamanda yapıyoruz. Bunlar öyle kişilerdir ki Hilafet için çalışanlara yardım ederek dinlerine yardım ederler. Hizb-ut Tahrir'e yardım ederek İkinci Raşidi Hilafete, Allah vaadini gerçekleştirmek için ceberut saltanattan sonra Nübüvvet metodu üzere gelecek olan Raşidi Hilafete yardım ederler. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in müjdesi bunu göstermektedir: «... ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا جَبْرِيَّةً، فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ، ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا، ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ نُبُوَّةٍ» "Daha sonra ceberut bir saltanat olur, o da Allah'ın dilediği kadar devam eder, ardından Allah dilediği zaman onu ortadan kaldırır. Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır."

Sondan bir önceki bu çağrıyı; iyiliğinizi istediğimiz için sizlere yöneltiyoruz. Haydi, koşun ey Müslümanlar! İcabet edin ey güç ve kuvvet ehli! Davet ve nusrete katılın. Hizb-ut Tahrir ile Hilafetin yeniden kurulmasına koşun! Sadece ona tanıklık etmeyin. Bugün Hizbin saflarına katılarak elde edeceğiniz hayır ve sevap, bugünden sonra o saflara katılarak elde edeceğiniz hayır ve sevap gibi olmayacaktır. Sondan bir önceki bu çağrımızı sizlere yöneltiyor ve diyoruz ki! Aziz ve Cebbar olan Allah'tan başkasından korkmayın. Gelin bize yardım edenlere katılın. Elimizi size uzatıyoruz ki onu sımsıkı tutun! Bize destek veren güç ve kuvvet ehlinin arasına sizde katılın. Kervan hareket etmek üzeredir, haydi kervana katılın. وَيَقُولُونَ مَتَى هُوَ قُلْ عَسَى أَنْ يَكُونَ قَرِيبًا "Ne zamanmış o? Diyecekler. De ki: "Yakın olsa gerek!" ^{[İsra 51]} ﴿وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ*بِنَصْرِ اللَّهِ يَنْصُرُ مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ﴾ "O gün Allah'ın zafer vermesiyle müminler sevinecektir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir." ^{[Rum 4-6]}