28 Ağustos 2018’de Yemen’deki insan hakları ihlallerinin izlenmesi için kurulan 3 kişilik BM İnsan Hakları Uzmanları raporu açıklandı. Rapor, Husileri (de facto yönetimi) olarak adlandırdığı ve Husilerin lideri Abdul Malik El Husi’yi de (devrim lideri) olarak tanımladığı için Hadi hükümeti ve koalisyonun sert eleştirisine maruz kaldı. Ayrıca rapor, Hadi hükümeti ve koalisyonun kurtuluş adını verdiği El Hudeyde operasyonunu saldırganlık olarak nitelemektedir. Bu ve benzeri yaklaşımlar, Hadi ve hükümeti ile Suudi-BAE koalisyonu nazarında öfkeye neden olmuştur.

Suudi öncülüğündeki koalisyon ve Hadi hükümeti, BM raporunu önyargılı ve mantıksız olduğunu belirterek, Husilere yönelik nitelemelerin, BM’nin Yemen kriziyle ilgili kararlarıyla örtüşmediğini söyledi. Husi savaşçılardan (güçler) olarak bahseden rapor, Hadi yanlısı savaşçılardan ise “milis” olarak söz etmektedir.

BM’nin dünyanın en güçlü devleti Amerika’nın enstrümanlarından biri olduğunu defalarca belirttik. Husilere yasallık kazandıran ve Yemen’de iktidara ortak etmek isteyen kalleş Amerika’nın, onlardan de facto yönetim olarak bahsetmesi tabii ki şaşılacak bir şey değil. BM raporu, İngiliz ajanı Hadi ile BAE ve uzantılarını rahatsız ettiği kadar Husileri mazlum olarak adlandırması ve devlet gibi ele alması nedeniyle ABD ajanı Suudi Arabistan’ı da rahatsız etmiştir. BM raporu, Yemen’de savaşan taraflar için, özellikle de koalisyon ülkeleri için bir şantaj tutanağı haline gelmiştir. Amerika, çıkarlarına hizmet etmek, hem kendi hem de diğer ajanları aşağılamak için ürettiği uluslararası hukuk terimleriyle ve siviller hedef alınıyor bahanesiyle koalisyon ülkelerine şantaj yapmaktadır. Amerika, canilerin elebaşıdır. Ajanı cani Beşşar, Rusya ve İran aracılığıyla masum Şam halkını katledip yakmaktadır. Merhamet nedir bilmez. BM’nin yaygarasına aldırış etmez. Amerikan kuklası bu mücrim ülkeler, Suriye devrimini diri diri mezara gömmek, Suriye halkının topyekûn yok oluşuna neden olsa bile cani Beşşar yönetimini perçinlemek için legal-illegal bütün silahları test etmektedirler. Yemen’de ise Amerika ve BM’nin, Husi muhaliflerine baskı yaptıklarını, tehdit ettiklerini, sindirdiklerini ve Husilere karşı ölümcül darbe vurulmasına engel olduklarını görüyoruz. Hâlbuki Husilerin, aldatmak, ajanlıkları hakkında zihinleri saptırmak ve içi boş sloganlara kanan Yemen’deki sıradan halkın aklını başından almak için gece gündüz Amerika’ya ölüm çığlıkları attıklarını biliyoruz.

Ey şerefli Yemen halkı! BM, bir hayır kuruluşu değildir. Hayrına iş yapmaz, akan kanı da durdurmaz. Aksine anında öldüren zehirli bir yılan türüdür. Amerikan ajanlarına değer verirken, İngiliz ajanlarına pek değer vermez.

Hizb-ut Tahrir, pek çok basın açıklamasında Yemen’deki sömürgeci çatışma gerçeğini beyan etmiş, bu çatışmada yer almanın ve uğrunda savaşmanın haram olduğunu ifade etmiştir. Bu sömürgeci çatışmada diğeri pahasına öbürünün yanında yer almaz. Aksine Yemen’de devam etmekte olan çatışmayı deşifre ettiği gibi arkasındaki sömürgeci güçleri ve onların uluslararası, bölgesel ya da yerel enstrümanlarını da ifşa eder.

Ey Yemen halkı! Allah’ın Şeriatı ile muhakeme olmanın, BM’ye sırt çevirmenin ve zalimlere yaslananlardan sakınmanın zamanı gelmedi mi? Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devletini kurarak akan kanı durdurmanın, onurunuzu korumanın, kendinizi, ailenizi ve ümmetinizi kurtuluşa eriştirmenin zamanı gelmedi mi? Mümin, kurnaz ve kıvrak zekâlıdır. Aynı delikten iki kez ısırılmaz. Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir mümin, nasıl olur da tağutla muhakeme olabilir? Tağuta nasıl yaslanabilir? Ülke ve halkı sömürgecilik kararlarına teslim edebilir? Bu sadece felaket üstüne felaket getirir. Müslümanların zayıflıklarını, ayrılıklarını ve kavgalarını artırır. Keşke akletseniz.