11 Eylül 2019 Çarşamba günü Husiler, 10 Zilhicce 1440’da Sana’da Abdülmelik El Husi’nin kardeşi İbrahim El Husi suikastından sorumlu tutulan Muhammed Ali Kaid Davi’nin Marib kentinde öldürüldüğünü duyurdular.

İçişleri Bakanlığı Çarşamba günü yaptığı açıklamada El Husi’nin ölümünden kısa bir süre sonra Davi’nin öldürülmesiyle gurur duyduğunu söyledi. Ama burada sorulması gereken soru şudur; derin hasımları şöyle dursun özellikle de otoriteleri altında suç işleyenlerden aynı hızda mı intikam alıyorlar? Maalesef hayır. Yemen ve ülke dışındaki pek çok insan, geçtiğimiz Nisan ayında Şeyh El Sekani’nin Husi bir müdür tarafından haksız yere öldürülmesinin ardından müdürün, İbrahim El Husi’nin katilinden intikam aldıkları bölgeye kaçtığını, dahası, Husilerin kontrolündeki tarafta kaldığını bilir. Muhammed Ali El Husi ve Ebu Ali El Hâkim, El Sekani’nin katilinden intikam alınması talebiyle Ümran ilindeki protestoculara katılarak intikam yemini ettiler ve Abdülmelik El Husi’nin, en kısa sürede katilden intikam alınacağına dair verdiğini aktardılar. Ancak bugüne değin verilen söz yerine getirilmiş değil ve Abdülmelik El Husi de protestoculara verdiği sözü yerine getirmemiştir.

Abdülmelik El Husi, Muhammed Ali ve Ebu Ali El Hâkim’e Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in şu sözünü hatırlatıyoruz:

آيَةُالْمُنَافِقِثَلَاثٌ: إِذَا حَدَّثَ كَذَبَ، وَإِذَا وَعَدَ أَخْلَفَ، وَإِذَا اؤْتُمِنَ خَانَ“Münafığın alâmeti üçtür: Konuşunca yalan söyler, söz verince sözünden cayar, kendisine bir şey emanet edildiğinde hıyanet eder.”Allah Subhânehu ve teala da şöyle buyurdu:

وَإِذَا حَكَمْتُم بَيْنَ النَّاسِ أَن تَحْكُمُوا بِالْعَدْلِ “Ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.”^{[Nisa 58]} Bu, Husilerin yönetim emanetine ehil olmadıklarını gösterir. Ölçülerine göre kana karşılık kan ayrımı yapıyorlar! Oysa Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّمَا أَهْلَكَ الَّذِينَ قَبْلَكُمْ أَنَّهُمْ كَانُوا إِذَا سَرَقَ فِيهِمِ الشَّرِيفُ تَرَكُوهُ، وَإِذَا سَرَقَ فِيهِمِ الضَّعِيفُ أَقَامُوا عَلَيْهِ الْحَد، وَايْمُ اللهِ، لَوْ أَنَّ فَاطِمَةَ بِنْتَ مُحَمَّدٍ سَرَقَتْ لَقَطَعْتُ يَدَهَا “Ey insanlar! Sizden öncekilerin helâk olmalarının sebebi, aralarından soylu, kuvvetli kimseler çaldıklarında, onlara ceza uygulamamaları, zayıf biri çaldığında ise ona hemen haddi uygulamalarıydı. Allah’a yemin ederim ki, Muhammed’in kızı Fatıma çalmış olsaydı elini keserdim.” [Buhari, Nesai] El Sekani’nin katili sadece bir örnektir. Haksız yere kanları akıtılan çok sayıda insan var. Husiler ve Abed Rabbo’nun hapishaneleri mazlumlarla, cepheleri de kan akıtan, sonra “mücahit” olarak cephelere sığınan suçlularla doludur!

İslami yönetimde kaprislere yer yoktur. Bütün insanlar aynı mertebededir. Örneğin Raşit Halife Ebu Bekir Sıddık Halife olunca şu konuşmayı yapmıştır: “Haksızlık eden güçlü de olsa bana göre zayıftır, onu hak çizgisine getiririm; haksızlığa uğrayan zayıf da olsa bana göre güçlüdür, onun hakkını -gücüne güvenerek- haksızlık yapan kimseden alırım.”Bu ancak Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafette olabilir. Onun için iman halkı, Hizb-ut Tahrir ile çalışmak üzere kolları sıvamalıdır.