Aden Uluslararası Havaalanı’nda 30 Aralık 2020 Çarşamba günü üç patlama meydana geldi. Patlama, Riyad’da Abdo Rabbo huzurunda iki gün önce yemin eden Abdülmelik hükümetinin ülkeye ulaştığı bir anda gerçekleşti. Patlamalarda 26 kişi hayatını kaybetti ve elliden fazla kişi yaralandı.

Patlamalar zaman ve mekân açısından kurnazca planlanmıştı. Hedefi, Maaşık Cumhurbaşkanlığı Sarayına gitmek için havaalanından ayrılan hükümet üyelerini öldürmekten ziyade gözdağı vermekti. Patlamalar, açıkça hükümetin önceki hükümetler gibi insanların işlerini gütmekte başarısız olduğu anlamına geliyor. Kendi güvenliğini sağlayamayan bir hükümet, insanların güvenliğini nasıl sağlayabilir? İronik olarak Sana ve Aden hükümetleri arasındaki benzerlikler söz konusu. Sana’da güvenlik var ama Aden’de yok. Aden’de yiyecek var ama Sana’da yok. Her iki hükümet de cinayet ortağıdır; Aden yöneticileri, insanları silahla öldürürken, Sana yöneticileri açlıkla öldürüyor.

Aden Uluslararası Havaalanı’ndaki patlamalar, İngilizlere işaret ediyor. İngilizler, Hadi ve Geçiş Konseyi’ni Husilerle müzakerenin tarafları olarak değil tek bir tarafı olarak gören Riyad konferansından memnun değillerdi. Çünkü İngilizler ile Amerikalılar arasındaki kota dağılımında terazi Amerikalılardan yanaydı. İngiltere, bir yıllık bir savsaklamanın ardından konferansı başarısızlığa uğratmak için çalıştı. Hükümeti patlamalarla terörize etme misyonunu BAE’ye havale etmişti. Ağustos 2015’te ülkeye girişinden bu yana Aden’deki güvenlik dosyasını BAE elinde tutuyor. Aden havaalanı patlamalarının arkasında Husilerin olması uzak ihtimal. Husiler, Amerika yanlısıdır, Amerika, Riyad anlaşması üretmek için çok güçlü baskı uyguladı. Patlamaların amaçlarından biri de, güvenlik portföyünü Geçiş Konseyine iade etmekti. Güvenlik portföyü elinden çalınmış ve Şelal Şayi BAE askeri ataşesi olarak atanmıştı. Değişim nedeniyle Aden’deki yeni güvenlik direktörünün imajı sarsılmıştı.

Bu patlamalarla İngiltere, Amerika’yı savaşla tehdit etti. Bu savaşın kurbanları, güneydeki ajanları olacaktır. Elli yıl önce de aynısını yapmasının ardından Amerika isteklerine boyun eğmişti. Hizb-ut Tahrir Emiri Celil Âlim Ata bin Halil Ebu Raşta, 13 Ağustos 2019 tarihinde yayınlanan soru-cevapta Yemen’deki İngiltere-Amerika çatışmasının sonuçları konusunda uyarmıştı. Hizb-ut Tahrir / Yemen de 26 Kasım 2019 tarihinde Riyad anlaşması ile ilgili olarak bir bildiri yayınladı. Hizb, Yemen halkını bu sömürge çatışmasının sürmesi konusunda hala uyarıyor. 1960’ların, 1970’lerin ve 1980’lerin kanlı senaryoları yerel uşaklar ve pastoral bölgesel ülkeler eliyle tekrarlanıyor.

İman ve hikmet halkına diyoruz ki, çatışan taraflara seyirci kalmayın. Ne bir zimmet ne de bir ahit gözetirler. İngiltere ve Amerika’nın kanlarınızı kurban etmesini durdurun. İnisiyatifi ele alın ve İslam’ı hayata döndürmek için Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışın. İslam bir hayat sistemidir, hayatın bütün işlerini düzenler. Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devletinin kurulmasını emreder. Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

«ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ “Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır.”^[Ahmed]