Her zamanki gibi Husiler, Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devletini kurma çalışması nedeniyle gözaltına aldıkları Şaif El Şeradi, Muhsin El Caddeni ve Eyüp El Şeradi adlı üç Hizb-ut Tahrir gencini geçen Receb ayından bu yana hala Sana’daki cezaevinde tutmaktadır. Husiler, dünya çapında yüz şehirde yürütülen Hilafet Devletinin 100. yıkılış yıldönümü etkinliklerine katılım sağlamalarının ardından Hizb-ut Tahrir gençlerini tutuklamıştı. Husiler, bu gençlerin isimlerini tutuklular listesinden çıkardılar. Ramazan ayının son günlerinde tüm tutukluları serbest bıraktılar! Yüz yıllık yokluğunun ardından yeryüzünde İslami yönetimi kurma çağrısı, Kurani yürüyüş iddiasındakilerin gözünde suçtur. Dahası, Husiler, Allah’ın Şeriatını hakem kılmak için çalışan Hizb-ut Tahrir gençlerini cezalandırıyorlar! Çeşitli yaşam meselelerinde İslam’ı dışladılar. Hilafet Devletini yıkmaya çalışan Batı ülkelerinin Müslümanlar üzerindeki hegemonyasına rıza gösterdiler. Batı ülkeleri, La İlahe İllallah Muhammedün Rasûlullah akidesinden fışkıran şeri hükümleri, laiklik gibi insan aklının ürünü yönetim sistemleriyle değiştirdiler. Hiç aydınlık ile karanlık bir olur mu? İslam’ın hükümleri sonsuzluğa uzanıyor, insan hükümleri ise iki yüz yıllık hükümranlığının ardından sarsıntıda!

Ek olarak Husiler, tutukluların ailelerine yalan söylüyorlar. Çocuklarını kimin tutukladığını söylemiyorlar, tutuklayanları gizliyorlar. Yönetimi ele geçiren çeteden ne farkları var? Dahası, tutukluların sağlığını umursamıyorlar. Hesap günü pişmanlıktan önce Husilerin dünyada rezil rüsva olması yeterli değil mi? Husilere ve başkalarına meydan okuyoruz. Hizb-ut Tahrir gençlerinin bir suçunu bile kanıtlayamazsınız.  

Öte yandan Kurban Bayramı’nın yaklaşmasıyla birlikte Husiler, savaştıkları ve kanlarını döktükleri kimselerin hapishanesindeki esirlerini kurtarmak için bir kampanya başlattılar.

مَا لَكُمْ كَيْفَ تَحْكُمُونَ “Ne oluyor size ne biçim hüküm veriyorsunuz öyle?”^{[Kalem 37]} Her suçu işleyen ve savaşa katılan esirlerinizin serbest kalma hakkı var da Hizb-ut Tahrir tutuklularının yok mu?

Hizb-ut Tahrir, dünya çapında 40’tan fazla ülkede faaliyet gösteren siyasi bir partidir. Siyaset -işlerin güdümü- onun işi, İslam onun ideolojisidir. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in metodu, onun İslami yönetimi ikame etme metodudur. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem, tevhit akidesine, İslam’ın fikir ve hükümlerine göre kitlesini tesis ettikten sonra Medine’de İslam Devletini kurdu. Mekke’de gayri İslami fikirlere karşı entelektüel bir mücadele yürüttü, bozukluğunu açıkladıktan sonra o fikirlere meydan okudu. Nusret talebinde başarılı olmasının ardından Medine’de İslam Devletini kurdu. Kuruluşuna üzülen şeytan, Hilafeti yıkmak için çalıştı. Nübüvvet metodu üzere İkinci Raşidi Devleti, kuruluşunu engellemek için bugün dünya iblislerini seferber etmiştir. Ama nerede? Allah Subhânehu ve Teâlâ, Hilafeti kurmak için çalışan müminlere hem bu dünyada hem de ahirette zaferi vaat etmiştir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

إِنَّا لَنَنصُرُ رُسُلَنَا وَالَّذِينَ آمَنُوا فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيَوْمَ يَقُومُ الْأَشْهَادُ “Şüphesiz ki, Rasûllerimize ve iman edenlere dünya hayatında ve şahitlerin şahitlik edecekleri günde yardım ederiz.” ^{[Mümin 51]} Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem de, Hilafetin kurulacağı müjdesini vermiştir.

ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ “Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır.”^[Ahmed]