06 Nisan 2022 Çarşamba günü Abd Rabbo Hadi, yardımcısı Ali Muhsin El Ahmer’i görevden aldığını duyurdu. Ardından Ali Salih rejiminin eski İçişleri Bakanı Reşad el-Uleymi başkanlığında 8 üyeden oluşan bir başkanlık konseyi kurulduğunu açıkladı. Açıklamada ayrıca Temsilciler Meclisi, Şura Konseyi ve Muin Abdul Malik hükümetinin görevini sürdüreceğini kaydetti. Hükümetten yapılan açıklamada, Başkanlık Konseyi kurulmasını memnuniyetle karşıladıklarını belirtildi. Konsey, hiçbir değişiklik yapmadan hükümete görevini sürdürme yetkisi verdi. Abd Rabbo’nun açıklaması, Nayif El Hacraf’ın çağrıda bulunduğu ve 07 Nisan 2022 Perşembe günü istişarelerini tamamlayan Körfez İşbirliği Konseyi konferansını da kapsamaktadır. Hadi, Başkanlık Konseyi’ni 2014’ten beri Yemen’de devam etmekte olan savaşı sona erdirmek, nihai, kapsamlı bir siyasi çözüme ulaşmak için müzakere masasına oturmakla ve Husilerle müzakere etmekle görevlendirdi. Siyasi çözüm, Yemen’i savaş durumundan barış durumuna taşıyacak bir geçiş aşamasını da içeriyor. Hadi, üstü kapalı olarak Geçiş Konseyi ile savaş durumunun sona erdirilmesi, başkent Aden ile güney illerindeki bölünmeye son verilmesi çağrısında bulundu.

Hizb-ut Tahrir / Yemen Vilayeti Medya Bürosu olarak biz, aşağıdaki hususları açıklamayı elzem görüyoruz:

1- Yemen’de devam eden savaş, beyhude bir savaştır. Yönetimindeki bu savaşı kâfir Batı çıkarları doğrultusunda durdurup alevlendiriyor. Durmalıdır, çünkü Müslümanlar arasında savaş haramdır. Yemen halkı ve çilesi kukla yöneticilerin umurunda değil. Halk bu saçma savaştan dolayı mahvolmuştur ve mahvolmaya devam etmektedir.

2- Körfez İşbirliği Konferansı’nın çağrıda bulunduğu Riyad istişareleri, temelde Batılı bir çağrıdır. Amerika, İngiliz yanlısı Yemenli tüm tarafları müzakere masasında Husilerin karşısına oturtmak için bir sepette toplamaya çalışıyor. Amerika, 2019’daki Riyad konferansında başarısız oldu. Avrupa, özellikle İngiltere, Rusya-Ukrayna savaşıyla meşguliyeti nedeniyle Yemen savaşını sonlandırmak istiyor. Ayrıca Suudi Arabistan’dan petrol ve önümüzdeki kış aylarında Yemen’den gaz akışının devam etmesi için çalışıyor.

3- Muin Abdul Malik, açıklamasında savaşın başarısız olduğuna vurgu yaptı. Savaşın başarısızlığının farkından olan sömürgeci ülkeler, muhtemelen bu açıklamayı kaleme aldılar. Aynı zamanda bu açıklama, yerel liderlerin başarısızlığını da kanıtlar, çöp kutusuna atılmalıdırlar, çünkü Yemen halkını helake sürüklediler. Yemen halkı, yöneticilerini, Birleşmiş Milletleri, sömürgeci ülkelerin büyükelçilerini, özel temsilcilerini bir kenara atmalı, bilinç ve samimiyetle liderlik edenler etrafında kenetlenmelidir.

4- Köklü çözüm, Allah’ın Kitabı ve Rasûl’ünün sünnetine başvurmak, savaşı durdurmak ve Allah’ın indirdiği ile hükmeden bir adama biat etmektir. Böylece Yemen, diğer Müslüman ülkelerin de dâhil olacağı bir İslam Devletinin çekirdeği olacak, Yemen halkı, Müslümanlar ve insanlık İslam’ın adaletinin tadına varacaklardır.

5- 27 Mart 2015’te Hizb-ut Tahrir, “Ve Nihayet Ajan Yöneticilerin Uçakları Harekâta Başladı Ama Nereye? Düşmanlar İle Savaşmak Yerine Müslümanları Öldürmek İçin!”başlıklı bir bildiri yayımlamıştı. Bildiride, “İşte bunlar, bizim yöneticilerimizdir. İlk kıblemiz, İsra ve Miraç toprakları Filistin, imdat çığlığı attığı halde yanıt vermiyorlar. Onlardan yardım istediği halde yardımına koşmuyorlar. Sanki kulakları tıkalı, gözlerinde perde var. Fakat sömürgeci kâfirlerin çıkarlarını uygulamak için adice hızlıca seğirtiyorlar. Uçakları, tankları ve savaş gemilerinin İslam’ın ve Müslümanların düşmanları karşısında harekete geçtiğini göremiyoruz. Aksine kışlalarında çakılıp kalıyorlar, hatta derin uykudalar. Ama bir mümin hakkında ne bir yemin ne de bir zimmet gözetmeyen siyasi liderlerin parmaklarını oynatmasıyla hemen derin uykudan silkinip aslan gibi kükrüyorlar. Ajanlar, ülke halkına karşı aslan kesilirken, düşmanlar karşısında kuzu gibiler. Allah onları kahretsin! Nasıl da döndürülüyorlar!”ifadelerini kullanmıştı. 14 Mayıs 2015 tarihli başka bir bildiride “Yemen’in tüm siyasi taraflarını BM Özel Elçisi’ni reddetmeye çağırıyoruz. Çünkü bu özel elçilerin gelip gitmeleriyle insanların kanları akıyor. Çıkarlarını gerçekleştirecek bir çözüme ulaşana kadar da savaş şiddetlenecek ve katliamlar artacaktır. Müslümanlar, BM ve onun özel elçilerine güvenip dayanmamalıdır. Onlar, ancak büyük güçlerin, özellikle de Amerika’nın çıkarları için çalışırlar. Müslümanların kanının akıp akmadığı onlar için hiç bir önemi yoktur.”ifadelerine yer verilmişti.

6- Hizb-ut Tahrir, İslam Şeriatı menşeli net bir Hilafet Devleti tasavvuruna sahip. Onun için Yemen’deki güç ve kuvvet ehlini Hizb-ut Tahrir’e nusret vermeye çağırıyoruz. Ey iman ve hikmet ehli! Ülkenizde çektiğiniz sıkıntıların çaresi, uluslararası çatışma döngüsünden kurtulmak, Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devletini kurarak İslam ile yönetmektir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللَّهِ حُكْماً لِّقَوْمٍ يُوقِنُونَ “Onlar hâlâ cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Kesin olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü Allah’ınkinden daha güzeldir?” ^{[Maide 50]}