21 Eylül 2014 yıldönümü kutlamalarında Sana merkezli Es Sevra gazetesi, 16 Eylül 2023 Cumartesi günü ön sayfasında “Devrim, ekonomik ve kalkınma açısından Yemen’in inşasını temel eğilimleri arasına alıyor” manşetine yer verdi.

Bu hafta boyunca Es Sevra gazetesinde yer alan bu rapor ve diğer raporlar, ülkenin siyasi ve ekonomik durumuna ilişkin yersiz övgü ve iltifatlarla dolup taştı. Öncekiler gibi şimdiki yöneticiler de, yaygın yolsuzluktan, ekonomik durgunluğa, kötü yaşam koşullarından, siyasi ve güvenlik baskılarına, hak ihlalinden zillete kadar ülkenin gidişatıyla ilgili olarak Yemen halkının gözünü boyamaya çalışıyorlar.

Yurt içinde ve yurt dışında sözde meşru hükümet ile Kongre Partisi ve Islah Partisi yandaşlarından 26 Eylül şarkıları duymak, gerçekten utanç verici. Öte yandan Husilerden de 21 Eylül terennüm ve şarkıları duyuyor ve işitiyoruz. Oysa Yemen’in durumunda hiçbir değişiklik olmamıştır, bugünkü durumunu tarif etmeye gerek bile yoktur, darlık ve geçim sıkıntısı zirvededir!

Yemen, Birleşmiş Milletlerin 7. Maddesi altındayken, 4 BM özel elçisi Yemen dosyası üzerinde dönüşümlü olarak çalışıyorken, sınır ötesi örgütler Yemen’de cirit atıyorken nasıl olur da vesayet ve bağımlılıktan kurtulduğumuzu iddia edebiliriz? “Yemen halkını yabancı vesayetinden kurtarmak, bağımsızlık, egemenlik ve özgürlük haklarını geri almak” ifadesi, salt bir slogandır. İnsanlar bu sloganın bilincindeler, artık ona kanmıyorlar. Batının Allah’ın Şeriatına aykırı sistem ve kanunları hâlâ bizi yönetmekte, hayatımızın her alanını kontrol etmektedir.

Bugün Yemen halkı neredeyse 6 parçaya bölünme tehlikesiyle karşı karşıya. Belki de siyasi, kabilesel ve bölgesel ittifaklar ortasında daha fazlaya da bölünebilir. Daha dün Yahudi varlığıyla normalleşenleri kınayanlar, bugün ülkelerine gidiyorlar. Yarın da peşlerinden normalleşme trenine bineceklerdir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارَى أَوْلِيَاءَ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ وَمَن يَتَوَلَّهُم مِّنكُمْ فَإِنَّهُ مِنْهُمْ إِنَّ اللهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِين * فَتَرَى الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ يُسَارِعُونَ فِيهِمْ يَقُولُونَ نَخْشَى أَن تُصِيبَنَا دَائِرَةٌ فَعَسَى اللهُ أَن يَأْتِيَ بِالْفَتْحِ أَوْ أَمْرٍ مِّنْ عِندِهِ فَيُصْبِحُوا عَلَى مَا أَسَرُّوا فِي أَنفُسِهِمْ نَادِمِينَ“Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar. İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna hidayet etmez. İşte kalplerinde bir hastalık bulunanların, “Başımıza bir felaketin gelmesinden korkuyoruz” diyerek onların arasında koşup durduklarını görürsün. Ama Allah, yakın bir fetih veya katından bir emir getirir ve onlar içlerinde gizledikleri şeye (nifaka) pişman olurlar.” ^{[Maide 51-52]}

Ülkemizde kapitalist ekonomik sistem hakimken, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu Yemen ekonomisine müdahale ediyorken nasıl olur da ekonomik bağımsızlıktan bahsedebiliriz? Dünya Gıda Programı, UNESCO, FAO ve UNICEF hâlâ evlerimizin depolarını yabancı buğday ve yardımlarla dolduruyor, genetiği değiştirilmiş buğday mahsullerimiz, sınırların ötesinden gelen tohumlara bağlı. Memur maaşlarında yapılan kesinti ışığında yoksulluk, açlık ve işsizlikten bahsetmiyorum bile.

26 Eylül 1962’den bu yana altmış yıldır dillendirilen şarlatanlıklar ve yalan vaatler yetmedi mi? Sadece kâğıt üzerinde yazılı kalan 1962’in altı hedefi, daha sahadaki hedeflerine ulaşamadan, şarlatanlık ve yalan bayrağını benzer vaat ve provokatifle 21 Eylül 2014 devraldı. Başlangıcından bu yana dokuz yıl geçti. Gerçekte, her iki devrimin de hedefleri bizi kafir Batı’ya körü körüne bağımlılık bataklığına sürüklüyor, bizi Hanif İslam dininden uzaklaştırıyor!

Yemen halkı, içinde bulunduğu bu umutsuz gidişatın değişimi ve insanların güvenlik, huzur ve rahat bir yaşama kavuşması için Yemen’e tek bir değişikliğin yeterli olacağını bilmesi gerekir. Hilafet Devletinin gölgesinde değişim sadece Yemen’le sınırlı kalmayacak, tüm bölgeleri aşacak, tüm insanlığı zulümden kurtarıp adalete kavuşturacaktır. Müslümanlar, İslami hayatı yeniden başlatmak ve Rablerinin adil hükümleri altında yaşamak için çalışmaya katılmalıdırlar ve Allah’ın Şeriatıyla hükmetmeyen bu rejimleri ortadan kaldırmak için ciddiyetle çalışmalıdırlar. Bu da ancak Hizb-ut Tahrir’in uğruna çalıştığı Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devletini kurmak için çalışmakla olur. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْناً يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئاً وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ“Allah, içinizden, iman edip de Salih ameller işleyenlere, kendilerinden öncekileri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.” ^{[Nur 55]} Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in şu müjdesi sabittir:

ثُمَّتَكُونُمُلْكاًجَبْرِيَّةًفَتَكُونُمَاشَاءَاللهُأَنْتَكُونَثُمَّيَرْفَعُهَاإِذَاشَاءَأَنْيَرْفَعَهَاثُمَّتَكُونُخِلَافَةٌعَلَىمِنْهَاجِالنُّبُوَّةِ“Daha sonra ceberut bir saltanat olacaktır. O da Allah’ın dilediği kadar devam edecektir. Ardından Allah dilediği zaman onu ortadan kaldıracaktır. Sonra, nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır. Sonra da sustu” ^[Ahmed]