11 Kasım’da Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlenen Arap-İslam Zirvesi’nde Gazze Şeridi’ndeki durum ele alındı. Zirveye Özbekistan Başbakanı Abdullah Aribov da katıldı. Aribov konuşmasında, “taraflara barış çağrısı…” yaptı. Bu çağrı, diğer ülke yöneticilerinin hain yaklaşımından pek farklı değildir.

Aribov zirveye yaptığı konuşmada “Özbekistan, Filistin halkının uluslararası hukuka uygun olarak bağımsız bir devlet kurma hakkını desteklemektedir. Hayat, bu çatışmanın ancak “iki halk için iki bağımsız devlet” ilkesi temelinde çözülebileceğini kanıtlıyor. Şiddetin tırmanması kaçınılmaz olarak uluslararası durumu büyük ölçüde istikrarsızlaştıracak ve yeni güçleri silahlı çatışmaların içine çekecektir. Bütün bunlar, sadece Orta Doğu bölgeleriyle sınırlı olmayan beklenmedik trajedilere yol açabilir …” ifadelerini kullandı.

Bu hain zirvede, tüm Müslüman ülkelerin yöneticileri Filistin sorununa çözüm bulmak için bir araya geldi. Ancak bu çözüm kafir Amerika’nın çıkarınadır, Yahudi varlığını korumaya yöneliktir, İslam’ın ve Müslümanların çıkarına değildir... Acımasız katliamdan bir aydan fazla bir süre sonra zirve düzenlendi. Suçlu Yahudi varlığı güçleri, Gazze halkına, çocuklarına, kadınlarına, masum yaşlılara karşı tüm dünyanın gözleri önünde katlediyor ve halen de katliamlar devam ediyor. Sanki Gazze’de katledilenler Müslüman değil, yabancılar! Gerçek şu ki, bu zirveden önce bile Müslüman yöneticilerin ne olduğu belliydi. Bu hain ve korkak yöneticiler, Mübarek Toprak Filistin’i kurtarmak için derhal askeri seferberlik ilan etmek yerine insani yardım koridorunun açılması, ateşkes, barış görüşmeleri vb. çağrısında bulundular. Beklenildiği gibi Yahudi varlığını kökünden söküp atmak şöyle dursun, askeri seferberlik hakkında tek bir söz dahi söylemediler. Buna ek olarak Yahudi varlığıyla ekonomik ilişkilerin kesilmesi, yaptırım uygulanması ve Arap ülkelerindeki ABD askeri üslerinin Yahudi varlığını desteklemesinin engellenmesi önerilerini reddettiler. Dolayısıyla zirve boş açıklamalardan ve gevezelikten öteye geçmedi.

Zirveye Özbekistan’ı temsilen katılan Başbakan Abdulla Aripov’un konuşması ne yazık ki diğer yöneticilerin konuşmalarından pek farklı değildi. Aripov, Filistin sorununa çözüm olarak, Amerika’nın “iki devletli çözüm” projesi kapsamında 1967 sınırları içerisinde bağımsız bir Filistin devleti kurulması önerisinde bulundu. Bilindiği gibi bu çözüm, Mübarek Toprak Filistin’in Yahudilere bırakılması ve Yahudi varlığının tanınması anlamına geliyor. Buradan anlaşılıyor ki, Özbekistan hükümeti de dahil olmak üzere hain yöneticiler, Batı’daki özellikle Amerika’daki sömürgeci efendilerinin çizdiği çizginin dışına çıkamayacak kadar korkak ve alçaktırlar. Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı’nın kukla örgütler olduğu, uluslararası politikada, hatta bölgede hiçbir esamelerinin okunmadığı bir kez daha doğrulanmıştır.

Aripov’un konuşmasında endişesini dile getirdiği ve “çatışmaya yeni güçlerin katılması ihtimalinden” bahsettiği Gazze’deki güncel olaylara gelince, Gazze’deki soykırım ve katliamlar tüm Müslüman ülkeleri derinden sarsmış ve ümmet, yöneticilerden ordularını harekete geçirmesini talep etmiştir. Bu hain yöneticilerin hiçbirinin bu çağrıya yanıt vermemesi üzerine ümmet, ordu saflarındaki samimi askerlere başvurmaya başlamıştır. Gerçek şu ki Özbekistan Başbakanı Aripov ve tüm Müslüman ülkelerdeki hain yöneticileri endişelendiren husus, Müslüman orduları içinden samimi askerlerin ortaya çıkıp yardım çağrısına cevap vermeleri, Mübarek Toprağı Yahudilerin maymun ve domuz kardeşlerinin pisliğinden temizlemeleri ve Mescid-i Aksa’yı kurtarmak için harekete geçmeleridir. Dolayısıyla bu hareket, Allah’ın hak vaadi olan Hilafet Devleti’nin kuruluşuyla bağlantılıdır. Müminler Allah’ın vaadiyle sevinecekler, münafık hainler ise titreyeceklerdir. Gazze dünyayı ikiye bölmüş ve tüm insanlığı inançsızlık ile inanç arasında seçim yapmak zorunda bırakmıştır. Doğal olarak Özbekistan hükümeti de tüm Müslüman ülkelerin yöneticileri gibi bu sınavı geçememiştir.

Aynı şekilde Özbekistan’daki “dini liderler”in büyük ihaneti de Allah’ın bu imtihanıyla gün yüzüne çıkmıştır. Gazze halkının maruz kaldığı katliam hakkında doğru şeri yaklaşımı sunmak yerine insanların dikkatini ikincil konulara çekmeye çalışmışlardır.

Mübarek Toprak Filistin’de yaşanan olaylar, bir kıvılcım olacak, Allah’ın izniyle Hilafetin dönüşüne ivme kazandıracaktır. Sonunda Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devletinin kurulması gibi Müslüman ülkelerdeki sömürgeci kafir ülkeleri ve onların kukla rejimlerini korkutan büyük küresel bir olay meydana gelecektir.

وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ * بِنَصْرِ اللَّهِ يَنْصُرُ مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ “O gün Allah’ın zafer vermesiyle müminler sevinecektir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.” ^{[Rum 4-6]}