Hizb-ut Tahrir / Ürdün Vilayeti, Cuma namazı sırasında işlenen soğukkanlı kindar terörist saldırıda şehitler ve yaralananların olması nedeniyle İslam ümmetinin acı ve elemlerini paylaşıyor. Yürekleri İslam’a ve Müslümanlara kin, nefret ve garezle dolu kimselerin işbirliğiyle haçlı kindar Avustralyalı, bir katliam işledi. Tüm dünyada İslam ümmetinin duygularını şoke eden, öfkelendiren, aralarında Ürdünlüler dâhil olmak üzere yaklaşık 50 kişinin şehit olduğu, 47 kişinin yaralandığı bu günahkâr saldırının ardından ümmetin öfkesini, kederini ve acılarını paylaşıyoruz. Şehitlerin ve yaralıların ailelerine en sıcak başsağlığı dileklerimizi sunuyoruz. İlliyyin cennetine kabul etmesi, yaralılara şifa vermesi, intikamıyla müminlerin yüreklerine derman olması için Allah’a dua ediyoruz.

Müslümanlar boş yere öldürülmedi. Katliam, takıntısı olan bir bireyin vakası da değildir. Aksine Doğu ve Batıdaki İslam düşmanlarının, İslam’ı karalamak, saptırmak ve korkutmak yani İslamofobik için yürüttükleri barbarca bir savaştır. Müslümanların reddettiği Batı ürünü bazı örgütlerin eylemleri nedeniyle İslam düşman olarak algılanmıştır. İslam düşmanlarının Batıda emsalleri var. Bunlar, Trump, Obama, Tony Blair, Bush, Sarkozy, Macron ve Putin gibi İslam’a karşı savaşta terörist liderlerdir. Amaçları, entelektüel olarak iflas eden seküler kapitalist ideolojilerinin yıkılışının önlemektir. Müslümanların devleti ve pratik siyasal varlıkları olan Raşidi Hilafet Devleti kurulduğunda, kapitalist devletlerin yıkılmasından ve nüfuzlarının fiil olarak Müslüman ülkelerden temizlenmesinden korkuluyor. Hilafetin köklerinin yeryüzünde tekrar belirmesinin ne anlama geldiğini çok iyi biliyorlar.

Saldırıdan sonra Avustralyalı Senatör Fraser Anning “Gerçek şu ki, İslam başka inançlara benzemiyor. İslam faşizmin dini bir yönüdür.”diye yazdı. Bu ifadeler, Avustralyalı saldırganın sayfasında bulunan ifadelerin tıpatıp aynısıdır. Bu tür ifadeler ve Batı medyasının abarttığı Batılı entelektüel ve politikacıların düşmanca ve barbarca açıklamaları, İslam’ın imajını zedeliyor ve Batı ülkelerindeki halklar genelinde İslam’ı düşüncelerinden dışlamaya zemin hazırlıyor. Müslüman ülkelerdeki medyanın, başta Hizb-ut Tahrir olmak üzere İslami hareketlerin inandığı saf ve temiz fikirlere sansür uygulamaları da bu konuda onlara yardımcı oluyor. Bu iğrenç katliam ile ilgili olarak yapılan açıklamalarında Batılı liderler, terörist ve terör eylemi ifadesini kullanmadılar. Çünkü Batı medyasına göre terörist, Müslümanlar ve İslam ile sınırlıdır. Müslümanların yöneticilerinin açıklamalarına gelince, tüyler ürperticidir. Bazıları, kimden gelirse gelsin terörizmi kınayıp terörün dininin olmadığını söylediler. Ama Müslümanlara yönelik terör suçlamalarını reddetmediler. Bazıları ise Suriye’de işlenen katliamlarda Ruslarla işbirliği yaptıkları halde kınadılar...

Ey Müslümanlar! Ey Ürdün halkı!

Eğer İslam’ı ve hükümlerini uygulayan, İslam’ın ilahi adalet ve rahmet değerlerini yayan, Müslümanları ve ülkelerini koruyan, sorgusuz sualsiz ülkemizde özgürce dolaşan sömürgeci kâfir Batının saldırganlıklarına kalkan olan Müslüman bir Halife olmuş olsaydı, Müslümanlar, kâfir Batıdan mallarına, canlarına, servetlerine yönelik böylesi bir saldırı ve katliama, çöküntüye maruz kalmazlardı. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

إِنَّمَا الإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ“İmam ancak bir kalkandır. Arkasında savaşılır ve onunla korunulur.”Böylesi bir günde, özellikle Hilafetin yıkılış yıldönümü olan 28 Recep’te, gayretlerinizi bilemekten, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafetin yeniden kurulması için Hizb-ut Tahrir ile sıkı bir çalışma içerisine girmeye teşvik etmekten başka elimizden bir şey gelmiyor. Hizb, siyasal uyanıklığa, şeri anlayışa, Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in metoduna sahiptir.