حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu
No: RD–BA–2022–MB–TR–10 |
H. 18 Ramazan 1443 M. Salı, 19 Nisan 2022 |
Ürdün’deki Rejimin Başı, Demagoji Yapıyor, Yanlış Yönlendiriyor, Çünkü Fahiş Borç, İşsizlik ve Yoksulluk Başlı Başına Birer İflastır
Başbakan Dr. Bişr el-Hasavne, 18 Nisan 2022 Pazartesi günü Temsilciler Meclisi’nde düzenlenen oturumda, “Dünya Bankası’nın ifadesine göre Ürdün iflastan çok uzak. Bazı uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları, Ürdün’ün kredi notunun durağan olduğunu teyit ederken, bazıları da yükseltti. 17 milyar dolar döviz rezervimiz var. Bu, tarihi ve rekor bir seviyedir. Ürdün Haşimi Krallığı tarihinde bu seviyeye asla ulaşamadık. Ekonomik koşullarımız güçlü ve dayanıklı.”dedi.
Başbakan, eski başbakan Tahir El Mısri’nin eleştirilerine bir yanıt olarak böyle bir açıklamada bulundu. Hükümetlere ve son anayasa değişikliklerine sert eleştiriler yöneltmesinin ardından El Mısri “Ürdün iflasa doğru hızla yaklaşıyor.” dedi.
Biz, önceki ve şimdiki başbakanın özellikle mevcut başbakanın demagoji ve yanlış yönlendirmelerle dolu açıklamaları karşısında şunları belirtiyoruz:
1- Eski başbakanın eleştirileri ve açıklamaları, kapitalist ekonomik sistem bağlamında geç yapılmış açıklamalardır. Aynı devlet kurumları ve sütunları, borçlanmaya yol açmıştır.
2- Ürdün’ün kamu borç stoku, on yılda üç kat arttı. 2011’de 13 milyar dinar iken 2022’de 40 milyar dinara yaklaştı ve sürekli artıyor. Gayri safi yurtiçi hasılanın yaklaşık yüzde 113’üne ulaştı. Diğer bir deyişle, vergilerden, gümrüklerden, kredilerden ve insanların ceplerinden oluşan gelirden daha fazla borç ödeniyor ve borçlanılıyor.
3- Başbakanın tanık gösterdiği Dünya Bankası ve Ürdün’ün ekonomik programlarını öven IMF, Amerika ve Batının Ürdün’ü borca boğmak için kullandığı birinci sınıf sömürge araçlarıdır. 1989’da IMF ve Dünya Bankası programlarına dâhil olmasının ardından Ürdün ekonomisi dibe vurmuştur. Yirmi yıl önceki başbakan, Ürdün ekonomisinin iyileşme trendinde olduğunu belirtmişti.
4- Fitch de dâhil olmak üzere dünyanın üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu, Amerika’nın enstrümanlarıdır. ABD, çıkarlarına ulaşmak için ülkelerin, bireylerin ve kurumların ekonomik dereceleriyle oynuyor. Düşürüyor ya da çıkarıyor. Ürdün’ün notunu yükseltmek ve durağan olarak nitelendirmek, kurnazca bir manipülasyondur. Hükümetin, bütçe açığını kapatmak için rekabetçi oranlarda, yani tefecilik yoluyla 7 milyar dolar kredi almasını amaçlıyor. Böylece Ürdün daha fazla borca boğulacaktır.
5- Dış borçların, yıllardır durağanlaşan veya azalan ekonomik büyüme oranlarındaki artışa hiçbir katkısı olmamış, kalkınma göstergelerini artırmamış, üretimi iyileştirmemiştir. Bu borçlar sadece yükü, az gelişmişliği, yoksulluğu ve işsizliği artırmıştır. Nihayetinde ülke, yabancıların ipoteğine girmiş, siyasi kararını yitirmiştir.
6- Başbakan, iflasın olmadığının güvencesi olarak 17 milyarlık döviz rezervi ile demagoji yapmakta. Borç dengesi açıkça artışa aday. Kaldı ki döviz cinsinden mevduat, kredi ve dış yardımlar neticesinde rezervde bir artış olmuştur. Borçlar ve faizleri ödendikten sonra bir düşüş olacaktır.
7- Borç ödeme kapasitesi veya fiilen ödeme, gurur veya güven kaynağı olamaz, çünkü bugün devletin ekonomik bileşenleri pahasına ödeme gerçekleşiyor. Yeni bir haram faizle yani gelecekteki borçlarla borç ödemesi yapılıyor. Gelecekteki borçlar, yeni gerekçelerle borçların yeniden yapılandırılmasına yol açar. Bundan şiddetle sakınılmalıdır.
Ey İnsanlar! Ey Ürdün halkı! Dış borçlar, yöneticilerin halkların boyunlarını geçirdiği bir sömürge ipidir. Yöneticiler, dış borçlarla siyasi rejimlerin iradesini çalıyorlar. Kararları düşmanlarına ipotek ediliyor. Bu borçlar yüzünden ülke ve halk, sömürgeci kâfir güçlerin yolgeçen hanına dönüşüyor. Rejimlerin Kudüs ve Filistin halkına ihaneti, ekonomik ve siyasi teslimiyetin bir sonucudur.
En tehlikeli iflas türü, tehlike olsa da maddi iflas değildir, entelektüel iflas ve siyasi boşluktur. Siyasi boşluk, sömürgeci uluslararası finans kurumlarının normlarına uyulduğunda, ipotekleri altına girildiğinde, İslami ekonomik sistemden vazgeçildiğinde, uçuruma götürür. İslam’ın ekonomik sistemi, tefeciliği yasaklar, zenginliği tebaa arasında dağıtır, mülkiyeti tanımlar ve korur. Ümmet, İslam’ın ekonomik sistemini takip etmelidir. Borç ve sömürgeci IMF pençesine düşen ve yoluna devam eden ülkelerin iflasını örnek olarak göstermek siyasi ahmaklıktır!
Ürdün, İslam ümmetinin bir parçasıdır ve ümmetin tükenmez zenginliği, kamu malıdır, iktidardaki rejimlerin malı değil. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
الْمُسْلِمُونَ شُرَكَاءُ فِي ثَلَاثٍ فِي الْكَلَإِ وَالْمَاءِ وَالنَّارِ “Müslümanlar üç şeyde ortaktırlar: Mera, su ve ateş”İslam’da ekonomik sorun, servet dağılımıdır, özellikle de Allah’ın büyük zenginlik bahşetmiş olduğu ülkemizde servet üretimi değildir.
Ey Müslümanlar! Sizi ekonomik sistem de dâhil olmak üzere İslam’ın sistemlerini uygulayan Raşidi Hilafet Devletini kurmak için çalışmaya davet ediyoruz.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Ürdün Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: http://www.hizb-jordan.org/ |
E-Mail: info@hizb-jordan.org |