Ürdün rejimi, halkların ve ülkelerin kurtuluşu olan, tüm ekonomik ve diğer sorunların çözümlerini barındıran İslam sisteminden yüz çevirdiği için insanları perişanlık, yoksulluk, darlık ve geçim sıkıntısına sürüklemiş, insanlığın sefaletine neden olan çürük ve köhne kapitalist ekonomik sistemi uygulamıştır. Oysa bu sistem, doğası gereği ekonomik, insani sorunlar ve finansal krizler üretmektedir. Ayrıca kapitalistlerin hizmetinde olmak bu sistemin doğal yapısıdır. Bu sistem, zenginlere zenginlik katar, onların ülke üzerindeki hâkimiyet ve kontrollerini artırır. Yoksullara da yoksulluk, zilletlerine zillet, perişanlıklarına perişanlık katar. Bir dizi yıkıcı kapitalist ekonomik politikalar ve prosedürleri uygular. Dünya Bankası’nın dikte ve talimatlarına göre hareket eder.

Devletin her kademesi yaygın yolsuzluğa gömülmüş durumdadır. Vergiler ve zamlar yoluyla Ürdün halkının cepleri boşaltılıyor. Rejim ve zebanileri, yandaşları insanların geçim lokmasını soyuyor. Rejimin geçmişi, yolsuzluklarla dolu. Bozgunculuk ve bozgunculara, ülke ve halkı soyan hırsızlara, rejim yanlısı oldukları için insanlardan nemalanan yetkililere göz yumuyor. Ülke ve kendi halkına karşı suç işliyor. Adam akıllı insanların işlerini gütmek yerine rezalet bir şekilde işlerin güdülmesinde ihmalkâr davranıyor. Tüm bunlardan sonra bir de hükümet, Liva Zeban bölgesi işsizlerine baskı yapmaktadır. Çocuk, kadın, yaşlı, hasta ve öğrenci demeden herkese başta ısrarla orantısız güç kullandı. Bu eğreti rejim, devletlerin görevinin insanlara iş olanağı sağlamak olduğunu bilmiyor mu? Evet, biliyor, ama bu tertemiz ülke insanlarının sıkıntılarına faydalı çözümler sunamayacak kadar felç olmuş durumdadır. Kriz rejimi, protesto çadırında iş isteyen eylemcilerin, bu taleplerinin meşru ve doğal hakları olduğunu bilmiyor mu?

Hak sahiplerini bastırmak, işlerini gütmek midir? Rejim, işsizlere, Zeban halkına hatta tüm ülke halkına karşı yıkıcı, acımasız ve iğrenç nasıl bir politika izliyor böyle? Hangi siyasi ya da idari mantık veya gelenek hak sahiplerine baskı uygulayabilir? Yoksa hükümetin ajandasında ülkeyi ateşe sürüklemek, bölgeyi yıkım, harabe ve kan gölüne çevirme gündemi mi var?

Hükümet, devletin prestijini korumak bahanesiyle baskıcı uygulamalar ve hak sahibi insanları aşağılamak yoluyla tüm sınırları çiğnemektedir. Amerika karşısında kuzu gibi olan rejim, hükümet ve avaneleri nasıl bir prestijden söz ediyorlar? Dünya Bankası’nın diktelerine boyun eğen hükümet, nasıl bir prestijden bahsediyor?

Bu ülkenin onurlu insanları, ülkenin uçuruma sürüklenmesini ve Allah muhafaza bölgenin yıkım, harabe ve kan gölüne dönmesini önlemek için rejime engel olmalı ve bu tertemiz ülke halkına karşı yaptıklarından ötürü politik olarak rejimi muhasebe etmelidirler.