Perşembe, 19 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/21
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Barış Görüşmelerine Katılım, İslam’ın ve Müslümanların En Azılı Düşmanı ile İşbirliğine Yol Açar

ABD’nin “Terörle Mücadele” bahanesiyle Afganistan Müslümanlarına karşı yürüttüğü 18 yıllık yıkıcı savaş ciddi bir çıkmaza girdi. ABD’nin bu açmazdan ani çıkış yapması ve çekilmesi imkânsızdır, çünkü böylesi bir çekilme, eski Sovyetler Birliği’nin maruz kaldığı sonuçları doğuracaktır yani iç savaş ve felakete neden olacaktır.

Sonuçta Afganistan ile yüzlerce yıllık politik ilişkilerin, siyasi, ekonomik ve istihbarat alanlarındaki mücadelelerin, harcanan trilyonlarca doların ve 18 yıllık Afganistan işgalinde binlerce asker kaybının ardından Amerika küçük düşürücü yenilgi korkusuyla Taliban ile barış görüşmelerine başladı. Görünüşe göre bu barış görüşmelerinin amacı, Afganistan savaşını sona erdirmek, Amerika’nın sömürgecilik nüfuzunu korumak, jeostratejik konumundan, doğal kaynaklarından ve uyuşturucudan elde edilen paradan istifade etmektir.

Dünyanın süper gücünü barış görüşmeleri için masaya oturtmak, silahlı İslami gruplar için büyük bir onur kaynağı olduğu söyleniyor. Barış görüşmelerinin zamanlaması manidar. Tam da bu süper gücün bu grubu “terörist” olarak adlandırdığı bir zamana rastlıyor... Bununla birlikte eğer müzakereler, ABD’nin Afganistan’daki askeri, politik ve ekonomik nüfuzunu bertaraf etseydi, ABD’nin müzakereleri kabul etmesi pek mümkün olmazdı.

Afganlı siyasi ve askeri grupların ABD Barış Sürecine katılımı, gerçekte kademeli bir şekilde düşman işgaline teslimiyete, boyun bükülmesine, Taliban’ın parçalanmasına, bölünmesine ve Afganistan’daki Müslümanların kandırılmasına yol açacaktır.

Hiç şüphe yok ki İslam ve Afganistan Müslümanlarının gerçek arzusu ve talebi, tüm işgal güçlerin ülkeden tamamen ayrılması, demokratik sistemin ortadan kaldırılması ve Şeriatın kapsamlı bir şekilde uygulanmasıdır. Bu, sadece Afganistan Müslümanlarının arzusu değil, aksine tüm İslam dünyası mevcut kukla sistemlerin ve hükümetlerin derhal ortadan kaldırılmasını, işgal altındaki toprakların özgürleştirilmesini, ülkelerinden işgal gücünün çıkarılmasını ve Hilafetin yeniden kurulması ile Şeriatın uygulanmasını arzuluyor. İşgal altındaki topraklar ve Arap Baharındaki silahlı gruplar, bu iradenin en canlı tezahürü ve özgürlük arzusunun göstergesidir. Ancak soru şu ki, bu amaca işgalci güçlerle müzakereler yoluyla erişilebilir mi?

Asla. Böyle olsaydı, Tacikistan’daki İslami Hareket o ülkenin kuklası ve diktatör rejimiyle barış yaparak bu amaca erişebilirdi. Suriye’deki devrim ve kurtuluş grupları, işgalci Rus, İran ve Türk güçleriyle müzakere yoluyla bu amaca erişmiş olurdu. Çeçen Müslümanları, hatta Afganistan’daki Gulbuddin Hekmatyar’ın İslami Partisi bu hedefe ulaşmış olurdu. Bu gruplar demokratik küfür süreçleri ile kaynaştılar ve sonra da sömürgecilik programları onları ve hedeflerini absorbe etti. Sonuçta tek başarıları, daha fazla hayal kırıklığı ve İslam ümmeti nazarında küfür sistemlerini güçlendirmek oldu. Taliban hareketi bu grupları örnek almak istemiyor mu?

Ayrıca tarihi boyunca Amerika, yalnızca silahlı ve siyasi gruplara karşı değil devletlere karşı da sözlerini yerine getirmemekle nam salmıştır. Bu gerçeği kabul etmek zor geliyorsa, onu eski Kuzey İttifakı liderlerine, Afganistan’daki Hizb-e İslami liderine, İran ve Kuzey Kore liderlerine sorun. Brexit’de neler yaptıklarını İngiliz liderlere sorun. Pragmatik Amerikan politikasının ne kalıcı dostları ne de daimi düşmanları vardır. Amerika’nın sömürgecilik çıkarları, kirli araçlarını meşru kılar. Afganistan’ı işgal etmek için ilk önce Amerika, sizi terörist ilan etti ve yönetiminizi devirdi. Yıllarca süren savaş ve yıkımın ardından ve Amerikan dış politikasında değişen koşullar nedeniyle Amerika adınızı BM 1267 sayılı Teröristler Listesi’nden çıkardı. Şimdi sizi isyancılar olarak yaftalıyor. Bu nedenle ABD, sömürgeci varlığının güvenliğini ve sürekliliğini güvence altına almak için size müzakere kapılarını araladı.

2014’ten önce Afganistan halkı, Afgan savaşında doğrudan dış güçler ve müttefikleriyle savaşıyordu. Ancak aşağılık İkili Güvenlik Anlaşması’nın (BSA) ardından savaş, Afganistan halkı arasında kan gölüne evirildi. ABD savaşı yerelleştirildi. O zamandan beri işgalciler, üslerinde huzur içerisinde uyuyorlar, Afganistan halkı arasındaki savaşta danışmanlık yapıyorlar, eğitim veriyorlar ve takviye kuvvet görevi görüyorlar. Afgan kuvvetlerini donatıp finanse ediyorlar. Güvenlik ve emniyeti sağlamak bahanesiyle iğrenç bir rol oynuyorlar. Bu savaşta art niyetli eylemlerde bulunan garip militan gruplar da zuhur etti. Kimi zaman bu savaş, Müslümanlar arasında aşiret ve etnik savaşa (yargılama ve işkence), kimi zaman uyuşturucu trafiğini kontrol savaşına kimi zaman da Afganistan ve bölgede çıkarları olan ülkelerin vekâlet savaşına dönüştü.

Bu savaşın gerçek zararını aslında Afganistan halkı çekiyor. Bu durum, samimi insanların mücadelesi üzerinde kuşkular uyandırdı. Sömürgeciler bu durumdan çok iyi istifade ettiler.

 

Ey samimi Afganistan savaşçıları!

İşgalci kâfirlere bir santim yaklaşmak, haktan uzaklaşmaktır. Eğer işgal güçlerine müzakere kapılarını açar ve bu yaklaşımda devam ederseniz, bu, kademeli olarak sapmanıza yol açacaktır. Bu yaklaşım nihayetinde sizi Amerikan süreci ile kaynaştıracaktır. Zamanla saptığınızın farkında olmayacaksınız hatta saptığınızı bile kabul etmeyeceksiniz. Sonuçta kâfirler, fiili işgallerini sonlandırsalar bile uluslararası kurumlar, elçilikler, diplomatlar, casuslar ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla sömürgecilik politikasını sürdürecektir. Bu durumda Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın Kehf halkı için yaptığı uyarı bizim için de geçerli olacaktır.

إِنَّهُمْ إِن يَظْهَرُوا عَلَيْكُمْ يَرْجُمُوكُمْ أَوْ يُعِيدُوكُمْ فِي مِلَّتِهِمْ وَلَن تُفْلِحُوا إِذًا أَبَدًا “Çünkü onlar eğer sizi ele geçirirlerse ya taşlayarak öldürürler ya da kendi dinlerine döndürürler; işte o zaman ebediyen kurtuluşa eremezsiniz.” [Kehf 20]

Afganistan’da işgalcilere yönelik fiili silahlı mücadele sona ererse, kâfirlerin bizi daha da aşağılayacağında, yozlaşmış ve ucuz yasalarını kabul etmeye zorlayacaklarında hiçbir şüphe yok. İşgale karşı mücadeleden vazgeçmekle, entelektüel ve politik çatışmadan, Hilafetin kurulması yoluyla İslam’ın uygulanması çalışmasından ödün vermekle dünya ve ahiretimizi kaybetmiş olacağız.

 

Ey Afganistanlı Müslümanlar!

Düşmanla barış süreci, sizi arzuladığınız güvenlik ve ilerleme seviyesine ulaştırmayacaktır. Aksine bu süreç, Afganistan savaşını ve siyasetin durumunu daha da karmaşık hale getirecek, işgal güçleri askeri, politik, ekonomik ve kültürel kökünü giderek daha da güçlendirecektir. İşgalcilere karşı verilen mücadelenin sona ermesinden sonra Afganistan Müslümanları, eşleri ve çocuklarına tavsiyelerde bulunamayacak ya da koruyamayacak ve bu ülkedeki her Müslüman birey küçümsemeye maruz kalacaktır. Afganistan’da - diğer bazı İslam ülkeleri gibi - halk, çocuklarına İslami terbiye veremeyecek, dini nikâha göre bir aile kuramayacak, namaz kılamayacak, camilerde siyasi hutbe verilemeyecek, toplumda İslami siyasi mücadele yapılamayacaktır.

 

Ey Müslümanlar, ey ümmetin evlatları!

İktidardaki Amerikan partisi parlamento seçimlerini kazansın diye Amerika, tarihteki en uzun savaşın sona erdiğini ilan etmek istiyor. Öte yandan Afganistan savaşını sonlandırmış gibi yaparak bölgedeki ülkeleri aldatmaya çalışıyor. Bu imparatorluk mezarlığında utanç verici ve açık yenilgisini önlemek için uğraşıyor. Şaşırtıcı bir şekilde bu barış sürecinde Amerikalı politikacılar ve Kabil’deki kukla liderlerin, isimlerini sürekli dillerine doladıkları yirmi terörist grupla barış gündemde bile değil. Bu nedenle muhtemelen Afganistan, bölgedeki Amerika’nın savaş projesi olarak kalacaktır. Bu çirkin ve aldatma sürecinden sonra yalnızca savaş coğrafyası değişecek; Amerika, Afganistan’ın jeostratejik konumunu, doğal kaynaklarını ve uyuşturucu trafiğini sömürmeye devam edecektir.

Pakistan, Suudi Arabistan, BAE ve Katar’ın bu süreçte işbirliği yapması, kolaylıklar sağlaması, Taleban’a duydukları sempatiden veya gruba olan samimiyetlerinden kaynaklanmıyor. Bunu da ayrıca belirtmek gerekir. Aksine bu devletler, ABD’nin Taliban’ı etkilemek için kullandığı ucuz araçlardır. Ayrıca Çin, Rusya, Hindistan ve İran’ın savaşan taraflarla (Taliban ve Amerika) işbirliği yapmaları durumu daha da karmaşıklaştırıyor ve savaşın bölgesel gerçekliğiyle uyuşuyor. Gerçek şu ki ülkede devam eden bir vekâlet savaşı var ve Amerika, savaşın yükünü diğer ülkelerin omuzlarına yüklemek istiyor. 2001 yılında Pakistan, Taliban hükümetinin çöküşü ve Afganistan işgali konusunda Amerika ile bir anlaşma yapmıştı. Şimdi yine Pakistan, bu komplo ve anlaşmanın tekrarlanması için zemin hazırlıyor. Bu yüzden Amerika, Taliban’a baskı yapmak, etkilemek ve Amerikan barış sürecine boyun eğdirmek için tüm stratejik araçlarını kullanıyor.

 

Ey Taliban Hareketi ve diğer İslami gruplar içindeki samimi insanlar!

Atalarınızın İngiltere’ye karşı verdikleri mücadele ve yaptıkları fedakârlıkların, sizin eski Sovyetler Birliği ve Amerika’nın karşı güttüğünüz hedefler ve verdiğiniz fedakârlıklar, demokratik sistem ve insan yapımı yasaların kökünü güçlendirmek ve beslemek için değildir. Bilakis bu fedakârlıklar, İslam Devletinin kurulması ve Şeriatın uygulanması için verilmiştir. Bu yüzden gelin Amerikan barış sürecine, kâfirlerin diğer tüm programlarına ve onların kuklalarına yüksek sesle HAYIR diyelim. Silahlı grupların kâfirlere karşı verdiği silahlı mücadeleye, Hizb-ut Tahrir’in kapsamlı ve politik düşüncelerine destek olalım. Hizb, sizi adım adım düşmanlarımızın komploları ve stratejilerine yönlendirecektir. Raşidi Hilafeti yeniden kurarak bölgedeki kardeşlerimizin verdiği fedakârlıkların meyvesini devşirmek için çalışalım. Ancak o zaman Afganistan ve tüm İslami topraklarda gerçek refah ve güvenliğin tadına varabiliriz. Bunlar, İslam Devletinin siyasi kültürü altında imana olan güvenin meyveleridir. Ancak o zaman İslam Devleti’nin dış politikası yoluyla İslam’ı dünyaya yaymak için çalışabiliriz. Ancak o zaman İslam ümmeti, kafirlere karşı inisiyatif alabilir, insanlığı kapitalist sistemin karanlığından İslam ve İslami sistemin aydınlığına çıkarabilir.

لِمِثْلِ هَٰذَا فَلْيَعْمَلِ الْعَامِلُونَ  “Çalışanlar bunun için çalışsın” [Saffat 61]

وَمَا ذَٰلِكَ عَلَى اللَّهِ بِعَزِيزٍ  “Bu Allah için zor değildir.” [İbrahim 20]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Afganistan


H. 1 Cumâde’s Sânî 1440
M.  Çarşamba, 06 Şubat 2019

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER