بسم الله الرحمن الرحيم
Allah’a İnanmaları Dışında Hiçbir Suçları Yoktu, Yeni Zelanda Katliamının Yansımaları
8 Recep 1440 Cuma günü (15 Mart 2019) bir terörist, Yeni Zelanda’nın Christchurch kentinde 50 Müslümanı katletti. Terörist, bu korkunç eylemini Facebook’tan canlı yayınladı. Bu saldırı, Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya iman eden Müslümanlara yönelik nefret ve garezin büyüklüğünü göstermektedir. Kuran’da bu durum şöyle betimleniyor:
وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ إِلَّا أَنْ يُؤْمِنُوا بِاللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ“Aziz ve Hamid olan Allah’a iman ettikleri için intikam aldılar.” [Buruc 8]
Dualarımız şehitler ve sevdikleriyle birliktedir. Allah Subhânehu ve Teâlâ, onları şehitler arasında haşreylesin ve sorgusuz sualsiz onları Firdevs cennetine koysun. Allah Subhânehu ve Teâlâ, ailelerine ve tüm Müslüman topluluğuna sabır versin. Âmin
Bu iğrenç katliamın ardından kamuoyu için şunlar açıktır:
1- Bu trajedi, Batı toplumlarının doğasında bulunan birçok suça bir örnektir. Trajedi, ırkçılık, faşizm ve beyaz ırkın üstünlüğü gibi tehlikeli fikirler üreten liberal toplumların çürük meyvesidir. İslam’ı düşman olarak kabul eden Batılı hükümetler, İslamofobiyanın yükselmesine yol verdi, İslam’a karşı nefreti körükledi, Müslümanlara karşı kini besledi. Politikacılar ve medya, on yıllardır Müslümanları şeytanlaştırıyor. Bu, Batılı hükümetlere Müslümanlara karşı açık bir düşmanlık beslemelerini sağlıyor. Trump ve yönetimi, özelde Müslümanları genelde göçmenleri kapsayacak şekilde yabancı düşmanlığını genişletti. Bunun sonucunda Batıdaki Müslümanlara karşı yeni bir nefret ve saldırı dalgası oluştu. Bu suçun sorumlusu Batılı hükümetlerdir.
2- Başka önemli nokta ise Müslümanları göçmen ve mülteci olmaya zorlayan nedenlerdir. Sömürgeci açgözlülük ve Batılı ülkelerin zulmü nedeniyle İslam dünyasında artık barış ya da ekonomik güvenlik kalmadı.
3- Bunun gibi trajik olaylar İslam dünyasındaki yöneticilerin ne duygularını ateşledi ne de onları misillemeye yapmaya sevk etti, çünkü onlar, hain, korkak ve alçaklıklardır. Charlie Hebdo saldırısını kınamak için Fransa’ya koşarlarken Yeni Zelanda’daki cami kurbanlarının haykırışlarına karşı sağır sultan kesildiler. Beyaz ırkın üstünlüğünü savunan bir teröristin işlediği terör eylemini kınamaya cesaret edemediler.
Bu elim olay Müslümanları ne korkutabilir ne de zayıflatabilir, aksine sabrımızı, azmimizi artıracak ve bizi İslam’a sımsıkı sarılmaya sevk edecektir. Dikkat edin, bu olayların amacı, gözdağı vermek, Müslümanların yüreğine korku salmak, zayıf olduklarını hissettirmek ve küçük düşürmektir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
وَلاَ تَهِنُوا وَلاَ تَحْزَنُوا وَأَنْتُمُ الأَعْلَوْنَ إِنْ كُنْتُمْ مُّؤْمِنِينَ“Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz.” [Ali İmran 139]
Müslümanlar, Müslüman olduklarını gizlememelidir, aksine daveti gayrimüslimlere taşımak, İslam’ın akidesi ve sistemlerini açıklamak zorundalar. Laik liberalizmin yol açtığı yolsuzluğu ifşa etmeliyiz, İslamofobik anlatılarla mücadele etmek için gayrimüslimlerle tartışmaya girmeliyiz.
4- Yeni Zelanda’nın kanayan yarası, Müslüman dünyasına indirilmiş bir başka darbedir. Müslümanların koruyucusu Hilafet olsaydı, bu durum olmazdı. Ömer Faruk, Mutasım ve Selahaddin gibi Müslüman yöneticiler olsaydı, bu canilerle sözle veya eylemle onları destekleyen kimseler, İslam’a ve Müslümanlara saldırmaya cesaret edemezlerdi. Müslümanlar daha fazla suç işlenmesi için beklememelidir, aksine Raşidi Hilafeti kurmak ve İslami hayatı yeniden başlatmak için içtenlikle çalışmalıdırlar. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
إِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ“İmam ancak bir kalkandır. Onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur.” [Müslim]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Amerika
H. 10 Raceb 1440
M. Pazar, 17 Mart 2019