بسم الله الرحمن الرحيم
Ey Müslümanlar! Efendileri Amerika Birleşik Devletleri ve Hindistan'ın Emirlerine Boyun Eğen Hain Şeyha Hasina Tarafından Muhlis Ordu Subaylarının Tutuklanmalarını, Kaçırılmalarını ve Kovulmalarını Protesto Ediniz! Ey Ordu Subayları! Kardeşlerinizin
Ey Müslümanlar! Hizb-ut Tahrir bu neşriyatı, Müslüman ordunuza yönelik yaklaşan tehditleri ifşa etmek için yayınlamaktadır. Zira son hafta ve aylarda hain Hasina, kafir ve müşrik düşmanlar Amerika ile Hindistan'ın isteği üzerine İslam'ın, ülkenin ve ülkenin maslahatlarının yanında yer alan muhlis ordu subaylarını kaçırmış, tutuklamış ve görevden almıştır. Nitekim onlarca muhlis subay, ordudan atılmakla hükümetin planının kurbanı olmuşlardır. Zira bu çerçevede yazılı medya organlarında ve internette raporlar yayınlanmıştır. Bildiğiniz üzere Hasina'nın, otoriteyi üstlendiği aylar içerisinde o ve yardımcıları, 25-27 Şubat 2009'da ordu subaylarına yönelik gerçekleşen vahşi katliamda Hindistan ile işbirliği yapmışlardır. Böylece Hasina, Hindistan ile işbirliği yaparak düşmanlara dost olan hükümete karşı çıkan bu ordu subaylarından kurtulmuş bulunmaktadır.
Hasina'nın, orduya, gerçekte ise bu ülkedeki Müslümanlara yönelik bu tutumunun nedeni efendilerine olan mutlak bağlılığıdır. Zira o, Hindistan ile işbirliği içerisinde olan Amerikalılar tarafından otoriteye getirilmiş olup Amerikalılar, (Pakistan, Bangladeş, Endonezya ve Malezya'nın) olduğu bu bölgelerde İslamî Hilafet'in geri gelmesinin yanı sıra Çin'in yükselişini engellemede kararlıdırlar. Bu maksatla o, bu bölgedeki güçlü varlığını garantilemek ve İslam ülkeleri üzerindeki otoritesini pekiştirmek amacıyla Hindistan ile stratejik ortaklığı tercih etmiştir. Bundan dolayı Amerika, Pakistan benzeri bir yöntemle, Bangladeş'teki hükümeti, muhalefeti ve askerî liderlikteki bazı subayları kullanmaktadır. Ayrıca bu iki ülkedeki ajanları, bölgede Hindistan'ın elini serbest bırakmak amacıyla Hindistan ile askıda kalan uzun vadeli sorunları çözmek için de kullanmaktadır. Bu hususta İslam'ın geri dönüşünü ve Çin'in kuşatmasını engelleme bakımından Amerika ile işbirliği yapmak Hindistan için daha kolay olacaktır. Dolayısıyla onlar, bu plana karşı olan tüm engelleri ve bu şerir plana karşı konuşan herkesi ortadan kaldırmak için çalışmaktadırlar. Bu nedenle Şeyha Hasina'nın komplo kurduğu "Sınır Muhafızları" katliamında muhlis ordu subayları katledilmiştir. Bu nedenle de Hasina, Hizb-ut Tahrir'i yasaklamış ve hizbe yönelik vahşî baskı politikasını takip etmiştir. Aha şimdi de o, bütün orduyu İslam'ın, ülkenin egemenliğinin ve güvenliğinin yanında yer alan tüm subaylardan temizleme operasyonu gerçekleştirmektedir.
Ey Müslümanlar!
Amerika, Hindistan ve Şeyha Hasina, şayet bu şerir planın uygulanmasında başarılı olurlarsa gelecekte ülke, kafir ve müşrik devletlerin isteklerinin ve arzularının hizmetinde çalışır bir duruma gelecektir. Buda dünyada ve ahirette zilletinize yol açacaktır. Allahuteala şöyle buyurmuştur:
إِن يَثْقَفُوكُمْ يَكُونُوا لَكُمْ أَعْدَآءً وَيَبْسُطُوا إِلَيْكُمْ أَيْدِيَهُمْ وَأَلْسِنَتَهُمْ بِالسُّوءِ وَوَدُّوا لَوْ تَكْفُرُونَ "Şayet onlar sizi ele geçirirlerse, size düşman kesilecekler, size ellerini ve dillerini kötülükle uzatacaklardır. Zaten onlar inkar edivermenizi istemektedirler." [el-Mumtehine 2]
Hizb-ut Tahrir sizleri, hükümetin orduyu tasfiye etmeye dönük cürümsel politikasına karşı kararlı ve güçlü bir tutum sergilemeye davet etmektedir. Dolayısıyla kafir ve müşrik devletlerin isteklerinin ve arzularının kölesi haline gelmenize dönük bu yaklaşan tehdit karşısında sessiz kalmanız, sizlerin bekasına yaraşmaz. Zira Allahu [Subhânehu ve Te'âla], kerim Kur'an'da sizleri, en hayırlı öncü ümmet olarak vasıflandırmıştır. Zira O, şöyle buyurmuştur:
كُنْتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنْ الْمُنكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ "Sizler, insanlar için çıkartılmış en hayırlı ümmetsiniz. Ma'rufu emreder, münkerden nehy eder ve Allah'a iman edersiniz." [Âl-i ‘İmrân 110]
Ey Müslüman Bangladeş Ordusundaki Muhlis Subaylar!
Hasina ve liderleri, Sınır Muhafızları katliamında, Hindistan ordusuyla doğal ilişkilerin başlaması yolunda bir engel olarak gördükleri muhlis subayları katletmişlerdir. Şimdi de onlar, müşrik ordunun egemenliğini kabul etmeyenlerden geriye kalanları da ortadan kaldırmak için çalışmaktadırlar. Bundan dolayı sizleri ve gurur kaynağınız olan kurumları tehdit eden bu tehlikenin yanı sıra bu İslamî toprakların güvenliğinin tehdit edilmesi karşısında var gücünüzü hazırlamanız ve kullanmanız acil bir göreviniz haline gelmiştir. Bu nedenle Hizb-ut Tahrir sizleri, aşağıdaki icraatların tamamını yerine getirmeye davet eder:
Birincisi: Mevcut hakim rejim ve aynı zamanda Hasina'nın otoritesi devrilmelidir. Zira elinizdeki tek seçenek budur. Dolayısıyla bunun, herhangi bir şekilde ertelenmesi yada başka her hangi bir yola güvenilmesi, size ve ümmete eziyet verecek bu şerli yolların takip edilmesi için düşmanlara bir vakit ve fırsat verecektir.
İkincisi: Mevcut rejimin ve Hasina'nın ortadan kaldırılması, refleks bir tepkiyle olmamalıdır. Bilakis gerçek değişim, İslam ideolojisinin talebine göre yapılmalıdır. Dolayısıyla Müslümanlar olarak, İslam'dan başka herhangi bir ideolojiyi benimse seçeneğiniz yoktur. Aksi taktirde amelleriniz abesle iştigal edecektir. Zira Allahu [Subhânehu ve Te'âla], şöyle buyurmuştur:
وَمَن يَبْتَغِ غَيْرَ الإِسْلاَمِ دِينًا فَلَن يُقْبَلَ مِنْهُ وَهُوَ فِي الآخِرَةِ مِنَ الْخَاسِرِينَ "Her kim, İslam'dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır." [Âl-i İmrân 85]
Gerçek değişimin İslam'a göre yapılması demek, sadece Hasina'nın kaldırılıp atılması anlamına gelmemekte bilakis mevcut rejimin kökünden sökülüp atılması anlamına gelmektedir. Dolayısıyla ister sağcı ister orta isterse de solcu olsunlar mevcut bütün siyasi liderler yada yönetimdeki partiler yada muhalefettekilerin tamamı, efendileri Amerika ile Hindistan'ı takip etmektedirler. Zira bu kafir hakim rejim, Hasina'nın türettiği bir fabrikasyondan ibarettir. Aynı şekilde Halide de aynı rejime mensup olup Hasina gibi Amerika ve Hindistan'a hizmet etmeye pek heveslidir. Bu nedenle faydasız herhangi bir geçici hükümetin yada geçiş hükümetlerinin, ihlasınızı istismar etmelerine izin vermeyiniz. Zira Avami Birlik Partisi, Bangladeş Halk Partisi ve müttefiklerinin otoriteye geri dönmelerinin tüm yollarını kesmek amacıyla emperyalizmin egemen olduğu demokratik rejimin ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Üçüncüsü: Otoritenin, Hilafet Devleti'ni kuracak olan muhlis siyasetçilere verilmesi için Hizb-ut Tahrir'e nusret verilmelidir. Zira Hizb-ut Tahrir, muhlis ve uyanık bir hizib olup Kur'an ve sünnete göre hükmedecektir. Zira İslam, demokratik yada diktatör yada askerî modellere veya diğer yönetim şekillerindeki modellere izin vermemektedir. Allahu [Subhânehu ve Te'âla], şöyle buyurmaktadır:
وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَا أنزَلَ اللّهُ فَأُوْلَـئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ "Her kim Allah'ın indirdikleri ile hükmetmezse işte onlar zalimlerin ta kendileridir." [el-Mâide 45]
Bu nedenledir ki sizleri, Şeyha Hasina hükümetini alaşağı etmeye davet ederken otoriteyi sizin almanız için davet etmiyoruz. Zira ordunun görevi, yönetim değildir. Bilakis onun görevi, savaşmak, İslam'ı ve Müslümanları korumaktadır. Dolayısıyla bizim sizlere olan davetimiz, otoriteyi Hilafet Devleti'ni kuracak olan uyanık muhlis siyasetçilere vermeniz içindir. Zira Hilafet, Amerika Birleşik Devleri'ni, Hindistan'ı ve müttefiklerini Bangladeş'ten çıkarmak için size ve ümmete liderlik edecek, gerek sizin üzerinizde gerekse ülke üzerinde hegemonya kurmaları için emperyalist ve müşrik düşmanlara bir yol vermeyecektir. Şunu da açıklamak isteriz ki; Hindistan nüfuzunun kesilmesi demek, Amerikan nüfuzunun devam etmesi anlamına gelmemekte bilakis Müslüman Bangladeş ülkesindeki bütün yabancı nüfuzun kesilmesi anlamına gelmektedir. Zira sorunun gerçek kaynağı, hiçbir aktif politikaları bulunmayan Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve diğer Batılı emperyalist devletlerdir. Dolayısıyla Hindistan'ın, Hasina'dan aldığı kurumları elde etmesi mümkün olamayacaktır. Buna ek olarak Allahu [Subhânehu ve Te'âla], ister Amerika ister İngiltere ister Hindistan isterse de herhangi başka bir ülke olsun muharip küfür milletlerinden herhangi bir milletin müttefikimiz olarak alınmasını Müslümanlara haram kılmıştır. Sonra ülkenin ordusuna ve halkına yönelik bu şerir planların arkasındakiler bizzat bu emperyalist devletlerdir. Bundan dolayı bu kafir ve müşrik devletlerle, müttefikleriyle ve ortaklarıyla muamele ederken kasıtlı bir politika formüle etmek kaçınılmazdır ki Hizb-ut Tahrir zaten bu politikayı ortaya koymuştur.
Hilafet Devleti, bu Müslüman ülkede kurulduğunda küresel bir güç haline gelmesi için onu Hilafet'in dayanak noktası yapacaktır. Buda halkın temel ihtiyaçlarını garanti altına almak, fakirlik, işsizlik, üretim ve ekonomi gibi insanların karşı karşıya kaldıkları uzun sorunları çözmek, güçlü ve gelişmiş bir savaş gücü olacak ordu inşa etmek ve İslam ümmetini birleştirmek yoluyla olacaktır. Nitekim Hizb-ut Tahrir, bu hedefin gerçekleşmesi için İslamî fikirler, çözümler ve siyasetler benimsemiştir.
İçinizden bazıları, küçük bir devlet olarak bu hedefin gücümüzün üzerinde bir hedef olduğunu tartışmaktadırlar! Buna cevabımız şöyledir; öncelikle sizlere Nebimiz [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in, o dönemde Rum ve Fars devletlerinin olduğu iki büyük güçle karşı karşıya kaldığını hatırlatırız. Zira o dönemdeki maddî kaynakların bugün bizim elimizde bulunan maddî kaynaklardan daha az olmasının yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri ve Batı, toplumsal, ekonomik, güvenlik ve siyasî krizlerle karşı karşıyadırlar. Dolayısıyla onlar, Arap Baharıyla başlayan yeni bir uyanış dönemine giren cihat ümmetiyle karşı karşıya gelecek bir konumda değillerdir. Diğer yönden, sizden talep ettiğimiz nusreti Nebi Muhammed [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in ensarları gibi vermeniz durumunda bizler, Amerika Birleşik Devletleri ve tüm müttefikleriyle karşılaşmaya yönelik gücümüze güveniyoruz. O halde hadi çok geç olmadan bunu yapınız!
Ey Muhlis Subaylar!
Hasina sizlere hükmediyorken ve muhlis subayları katletmesinin ardından gülümseyerek oturuyorken sizler, nasıl tembel tembel oturabilirsiniz? Zira sizler, gelişigüzel bir ordu değilsiniz. Bilakis sizler, İslam ümmetinin ordususunuz. Zira dedeleriniz, bu topraklarda adaleti ikame etmek için ardı ardına ülkeler fethediyorlar, düşmanlar onlardan korkuyorlar ve insanlar da onları hoşnutlukla karşılıyorlardı. İşte sizlerin şanlı tarihi budur. O halde muhlislerin, hainlerin elleriyle katledilmelerini, kaçırılmalarını, tutuklanmalarını ve kovulmalarını nasıl kabul edebilirsiniz?
Ey Subaylar!
Azminizi bileyiniz, size ve bu ülkedeki Müslümanlara ihanet eden Hasina'yı kaldırıp atınız. Şimdi size yerine getirmediğiniz iki ahdinizi hatırlatıyoruz. Birinci ahdiniz: Sadece Allah'ın kulları Müslümanlar olmanızdan dolayı Allahu [Subhânehu ve Te'âla] ile olan ahdiniz ki o da; Allahu [Subhânehu ve Te'âla]'nın hayatın bütün işleri için göndermiş olduğu dini tatbik etmeniz. İkinci ahdiniz: Ümmeti koruyacak askerler olacağınıza yemin etmenizdir. O halde ahdinizi yerine getiriniz ve Hizb-ut Tahrir'e nusret veriniz ki sizin ve ümmetin kalkanı olacak Hilafet'i kurabilelim. Zira Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), şöyle buyurmuştur:
الإمام جنة يقاتل من ورائه ويتقى به "İmam [Halife], bir kalkandır, onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur."
Son sözümüz, Allahu [Subhânehu ve Te'âla]'nın sözü olacaktır. Zira O, şöyle buyurmuştur:
وَسَارِعُوا إِلَى مَغْفِرَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا السَّمَاوَاتُ وَالأَرْضُ أُعِدَّتْ لِلْمُتَّقِينَ Rabbinizin bağışına ve genişliği göklerle yer arası kadar olan ve muttakiler için hazırlanmış bulunan Cennete koşun! [Âl-i ‘İmrân 133]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Bangladeş Vilâyeti
H. 13 Safer 1433
M. Pazar, 08 Ocak 2012